SOSYAL FOBİ

Sosyal bir ortamda insanlar sizi dinleyeceği ve izleyeceği için çekindiğiniz,

                Gelecekte herhangi bir yerde konuşmanız gerekirse asla yapmayacağınızı düşündüğünüz,

                Çok iyi tanımadığınız biriyle sohbet sırasında ter içinde kaldığınız,

                Bir ortama girdiğinizde tüm gözlerin üstünüze çevrileceğinden korktuğunuz,

                Kimsenin gelip sizinle konuşmaması için içinizden dua ettiğiniz ve kimseyle göz göze gelmemeye çalıştığınız oldu mu?

Sosyal fobi, bireyin başkalarında olumsuz izlenim bırakacağını ve onlar tarafından olumsuz bir biçimde değerlendirileceğini düşündüğü durumlardan yaşadığı rahatsızlık ve gerilim durumu olarak tanımlanır. Bireyin toplum içinde uygun olmayan biçimde davranarak rezil olacağından kaygılanma durumudur. Başkalarınca olumsuz değerlendirilme beklentisi bireyde sosyal kaygıya sebep olur ve birey sosyal yaşamda giderek zayıflar.

İletişim sosyal bir varlık olan insan için gerekli olan bir ihtiyaçtır. Bireyin hayatında diğer insanlarla kurduğu ilişkiler kişinin mutluluk ve başarısını etkileyen faktörlerden biridir. Fakat sosyal kaygı kişilerarası ilişkilere ket vuran ve kişinin yaşamını negatif etki yapan istenmeyen bir durumdur. Sosyal fobinin bireyin günlük yaşantısında önemli derecede engelleme ve kısıtlamalar oluşturduğu gözlenir.  Sosyal kaygısı olan bireylerin, sosyal becerileri yeterince gelişememiştir. Bu durumun sonucu olarak kişilerarası ilişkilerde rahat olamama, doğal davranamama gibi durumlar ortaya çıkar. Bununla birlikte sosyal kaygısı olan bireyler karşı tarafta iyi bir izlenim oluşturabilmek için onların standartlarına uygun insan olarak kendilerini ortaya koymaya çalışabilmektedir.

Sosyal kaygının bir başka yönü ise kişinin bir işi yapabileceğine yönelik kendine güven duymasıyla ilgilidir. Birey bir topluluk yada kişi üzerinde iyi bir izlenim bırakma konusunda kendisini hazırlamışsa fakat bunu yapmaya dair düşüncelerinde şüpheleri var ise sosyal kaygı ortaya çıkmaktadır.

NEDENLERİ?

Kalıtsal faktörlerin etkisi yüksek olmakla birlikte sosyal fobinin oluşmasında tek başına yeterli değildir. Önemli olan diğer etmenlerle birleşmesi yoluyla sosyal fobi bireyi etkilemeye başlamaktadır. Bunlar doğrudan geçmişte yaşanmış olumsuz sosyal yaşantılar, dolaylı olarak bir başkasında gözlenilen kötü duruma düşme yaşantıları ve çevreden/medyadan öğrenilen yanlış öğrenmelerdir.

Kalıtsal olarak;

Aile üyelerinde sosyal fobili kişiler varsa diğerlerinde de görülme riski artar.
Beynin korku yanıtını kontrol eden amigdalanın aşırı aktif olması fobi oluşumunu etkiler.
Geçmişte yaşanmış olumsuz yaşantı;

Başkalarının yanında kötü bir duruma düşmüştür ve bu durumu o zaman değiştirecek kaynaklar bulunamamıştır.
Yanlış öğrenmeler;

‘Çok iyi olmadığın bir konuda konuşmaktansa susmak daha iyidir!’ gibi kalıplaşmış sözler önemli doğrular olarak algılanmıştır.
Tüm bu bahsedilen etkenlerin yanında kaygının oluşmasında ve sürmesinde işlevsel olmayan temel inançlar (yeterli değilim ve diğerleri beni incitebilir), benlik yeterliğinin düşüklüğü (ben iyi konuşamam), sosyal beceri (sunum yapma, yeni kişilerle tanışma vs.) eksikliği de çok önemli etmenlerdir.   

Araştırmalar sosyal fobinin başlama yaşının 13-18 yaş aralığında yani erken dönemde, genellikle ergenlikte ortaya çıktığını gösterir. Ergenler arasında yaygın görülmekte olan bu kaygı türü, akranları arasında kabul edilmek için ve bu kaygının belirtilerinden dolayı başkalarına uyma, benzemeye çalışma ergenlerin gösterdiği özellikler arasında yer alır. Sosyal kaygı sonucu uyma davranışı gösteren ergenler uyma davranışı göstermeleri sonucunda çevrelerinde bulunan kötü niyetli insanlar tarafından gelecek tehlikelere de açık olurlar. Bununla birlikte ergenlerde bu kaygı türü ergenlerin çevresiyle, akranlarıyla, büyükleriyle olan iletişimlerini de şekillendirmektedir. Örneğin sosyal kaygı görülen ergenlerde kendini açma davranışı oldukça sınırlı olabilir, ergenler başkalarına isteklerini dile getirmekte zorlanır.  Ergenlerde sosyal kaygı okulda genellikle sınıfta akranlarının önünde konuşma yapma, tahtaya kalkma, öğretmenle ya da hemcinsi olmayan kimselerle iletişim kurma, toplu kullanılan ortamlarda ortaya çıkmaktadır.

Yani sosyal kaygı çoğunlukla ergenlik döneminde başar, ancak çocuklukta da görülebilir. Sosyal kaygıya yönelik bir destek alınmadığında ise yetişkinlikte de devam eder. Sosyal kaygı kişinin sosyal yaşamanın, günlük yaşamını, mesleki yaşamını olumsuz olarak etkileyen bir sorundur.

Sosyal Fobi Yaşayan Bireylerde Olası Belirtiler

Fiziksel belirtiler;

Titreme
Ellerde terleme, ellerin buz kesmesi
Nefes almada güçlük çekme
Bedende kızarıklıklar, kasılmalar
Baş dönmesi
Karın ağrısı
Bazı durumlarda kalp atım hızının artması
Aklından geçen düşünceler;

Güçsüzüm, yetersizim, çirkinim, beğenilmiyorum
Sevilmeye layık değilim, hata yapmamalıyım, mükemmel olmalıyım
Kaygılı olduğumu belli etmemeliyim, rahat davranmalıyım, kusursuz görünmeliyim
Bu durumlar sonrası kaçınma davranışları;

Sosyal ortamlarda kendini ifade etme ve konuşmada sıkıntı,
Korkulan ortama girmeme
Korkulan ortamda ketlenme, suskunluk veya geri çekilme
Göz temasından kaçınma
İlgisiz şeyler düşünme şeklinde olabilir

Hangi durumlarda olur?

Yeni kişilerle tanıştıkları veya tanıştırıldıklarında
Toplulukta performans gerçekleştirme durumlarında (sunum vs.)
Bir şey yaparken izlenildiklerinde (lokantada yemek yeme vs.)
İletişimin gerektiği ortamlarda bulunduğunda (telefonda konuşmak vs.)
Bununla birlikte belirtilerde bahsettiğimiz eleştirilmelerine neden olabilecek terleme, kızarma, titreme, dil sürçmesi gibi fiziksel belirtiler göstermekten de kaygılanırlar. İnsanların kendilerini tuhaf, aptal, kaçık, sıkıcı, kirli, korkutucu, zayıf ya da beğenilmez olarak nitelendirilmesinden endişelenirler. Bu tür ortamlarda tüm dikkatlerini kendi üzerlerine odaklarlar, nasıl davrandıklarını gözleme başlarlar, başkaları gözünde nasıl göründüklerini düşünürler ve kendilerini olumsuz değerlendirirken başkalarının da bu şekilde değerlendirdiklerini düşünürler.

Sosyal Fobi ve Utangaçlık

Sosyal fobi ve utangaçlık, girişken olmama, sıkılganlık terimlerinin benzerlik gösterir. Bu durum kavram karmaşasına neden olur. Bu kavramlar arası net bir sınır koymanın ihtimali olmasa da aralarında nitel ve nicel farklılıkların olduğunu belirtmekte yarar vardır.

UYARI!!

Sosyal fobide ilk ortaya çıkış aşaması önemlidir. Sosyal fobinin erken başlaması ve tedavide gecikme bireyde işlevsellik kaybına sebebiyet verir. Erken başlangıç sosyal fobide semptom şiddet düzeyinin artmasına neden olmaktadır. Bu nedenlerden ötürü sosyal fobisi olan bireylerin erken yaşlarda tanısının konması ortaya çıkaracağı okul bırakma, madde kullanımı, tedavide gecikme gibi durumların önüne geçilmesinde önemli rol oynar.

ÖNERİLER

Sosyal fobinin yarattığı kaygı ile başa çıkabilmek için;

Kaygı durumundan kaçınmak için başvurulan alkol, sigara, kafein ve madde kullanımından uzak durulmalıdır. Çünkü özellikle alkol, madde kullanımı uzun vadede daha büyük sorunlara neden olabilmektedir.
Düzenli olarak egzersiz yapılmalı ve sağlıklı beslenilmelidir.
Kaygı durumları en çok kaygı verenden en az kaygı verene doğru sıralamaya konur. Sonrasında daha az kaygı yaratandan başlayarak yavaşça pratikler yapmak faydalı olabilir.
Örneğin asansörde karşılaştığınız insana ‘günaydın’ demek, proje için bir arkadaşı aramak, mağaza görevlisinden bir ürün için yardım istemek gibi küçük adımlarla başlanılabilir.

Gerçekçi hedefler belirlemek çok önemlidir.

Yanında rahat hissedilen kişilerle sosyal ortamlara katılınabilir.
Önceden bulunulacak ortamlar için hazırlık yapmak kaygıyı azaltabilir.  Yeni tanışacağı kişilerin olduğu ortam için sohbet konusu düşünmek, sunuma hazırlanmak vs.

Sosyal fobinin yanında ek olarak depresyon, madde kullanımı sorunları ve diğer anksiyete bozuklukları ortaya çıkabilir. Diğer birçok psikolojik rahatsızlıklarda olduğu gibi sosyal anksiyete bozukluğu tedavisi de bekledikçe daha zor bir hal alır. Bireyin iş, okul ve sosyal hayatını olumsuz etkiler bu ortamlarda sorunlar yaşamasına sebebiyet verir. İsmer Aile Danışma Merkezi olarak sosyal fobi kendinizle ve çevrenizle ilişkinizi bozmadan önce kaygınız için bir uzman desteği almanızı önerir ve sosyal fobinin tedavi edilmesinin yaşam kalitenizi arttıracağını hatırlatmak isteriz.

Sübaşı, G. (2010). Ergenlerde Sosyal Kaygı ve Akran İlişkilerinin Psikobiyolojik Sosyal Kaygı Modeline Göre Sınanması. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 7(2). 52-68.

Sungur, M. Z. ve Dilsiz A. (1995). Sosyal Fobi. Türk Psikiyatri Dizini Anksiyete Monografları Serisi, (5), Özet.

Topçu, A.A. (2004). Sosyal Fobi Olgularında Aile İçi Yaşantıların İncelenmesi.(Basılmamış doktora tezi). İstanbul Üniversitesi-İstanbul

Eren Gümüş, A. (2010). Sosyal Kaygının Benlik Saygısına ve İşlevsel Olmayan Tutumlara Göre Yordanması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 3(26). 63-75.

https://datem.com.tr/blog/tum-yonleriyle-sosyal-kaygi-ve-sosyal-anksiyete-bozuklugu/