ÇOCUK ve KORKU

Yalnız yatmıyor.

Karanlıkta tuvalete gitmiyor.

Bazı geceler çığlık atarak uyanıyor.

İzlediği filmlerden etkileniyor.

Ayrılmak onu korkutuyor.

İnsan olmanın temeli duygulardan geçer. Her insanın duyguları vardır. Korku da kızgınlık, sevinç, üzüntü, öfke gibi bir duygu çeşididir. Dünya üzerinde her insanda bu tür duygular az ya da çok bulunmaktadır. Korku ise insanların, görünen ile görünmeyen tehlikelere karşı gösterdiği en doğal tepkidir. İnsan her yaşta korku duyabilir.

Korku, ilk atalarımızdan bize miras kalan, evrimsel kökleri olan en temel duygularımızdan biridir. Yaklaşan tehlike nedeniyle ortaya çıkan ve kaçma isteği uyandıran bir duygudur.Aslında hayatta kalmayı sağlayan işe yarar bir mekanizmadır. Canlıyı uyaran, savaşmasını ya da kaçmasını sağlayan bu alarm sistemi insan oğlunun neslinin devamını sağlamıştır. Çünkü korku duygusu organizmanın yaşamını güven içinde devam ettirecek olan tedbirleri almasını sağlar. Ama bazen yaşamı kısıtlayıcı hale gelebilir.

Çocukluk korkuları da çocuklar için temel ve gerekli bir duygudur. Çocuk, korku aracılığı ile çevresine uyum sağlamayı, kendini tehlikelerden korumayı ve zorluklarla başa çıkabilmeyi öğrenir. Ancak çocuğun korkularına yanlış müdahale yapılırsa çocuğun korkuları fobi veya kaygıya dönüşebilir. Genelde korku bilinmezlik durumunda gelişir. Bu nedenle de çocukluk dönemi korkuları, çocuğun bulunduğu yaşa ve gelişim dönemlerine göre değişiklik gösterir.   Çocuk bilmediği şeylerden korkar ve kendini sakınır, korumaya çalışır veya başkaları tarafından korunmak ister.

Döneme özgü, gelişimsel olan korkular çocuk gelişimini tamamladıkça değişir ve zamanla yok olurlar.

Korku duygusu, bebekliğin 4.ayından itibaren başlar. Yani insanoğlu hayatının ilk 4 ayında korkusuzdur.

4 aydan sonra

Ani hareket eden bir nesneden korkarlar.

2-3 Yaş Dönemi

Bu yaş aralığındaki çocuklar yüksek ses, gök gürültüsü gibi dış etkenlerden korkarlar.

3-4 Yaş Dönemi

Bu yaş döneminde hayal güçleri oldukça gelişmekte olan çocuklar da korkular artmaya başlar. Karanlık, yalnız kalmak, gölgeler, evin içindeki sesler, cadı, canavar, hayalet, ebeveynlerin terk etmesi, yalnız kalmak korkular yanında daha somutlaşmış , hayvan, gök gürültüsü, hırsız, dilenci, polis gibi korkular da görülür..

‘Çocukların soyut düşünme becerisi henüz gelişmediği için rüyalarında gördükleri gerçek olmayan şeyleri gerçek hayattan ayırmakta zorlanabilirler, karanlıkta görüş mesafesi çok kısa olduğu için anlamlandırmakta zorluk yaşar ve somut olarak göremedikleri şeyleri hayal güçlerinde farklı nesnelere dönüştürürler. Örneğin rüzgarın perdeyi uçurması onlar için hayalete benzeyebilir. Benzer şekilde bu dönemde somut olarak gördükleri ama çekindikleri tüylü canlılardan ya da hayvanlardan da korkabilirler. Bunun nedeni ise beynimizin bizleri dış tehlikelere karşı uyarmak zorunda olmasıdır, dolayısıyla zararsız evcil hayvanları bile çocuklar için her zamankinden daha korkunç görülebilir.

5-6 Yaş Dönemi

Okul öncesi olan bu dönemde çok daha yoğun olarak yaşadıkları korkular ebeveynden ayrılma ve okul korkusudur. Çocuklar yeni deneyimler, yeni ortam, kurallar-beklentiler ve tanımadığı birçok çocukla ilgili genel bir endişe haline düşebilir. Burada çocuk her zamankinden daha fazla güven ihtiyacında olur. Çocuklar okulun ve öğretmenlerinin güvenilir olduğunu ebeveynlerinin davranışlarından öğrendiği için ebeveynlerin çocuğun endişe duygusunu beslememesi önemlidir.

Bu yaş döneminde çocuklar okul ortamı ile birlikte başka çocukların da hayatından haberdar olmaya başladığından kendi bedenlerine gelecek bir zarardan da korkmaya başlayabilirler. Hasta olmanın, doktora gitmenin ve ilaç almanın nasıl bir şeye benzediğini hatırlayıp ilişki kurabilecek gelişimde olduklarından bedenlerine bir zarar gelmesinden korkabilirler. Rüyalar ve kabuslar da bu yaş dönemine özgü yoğun korkulardan biridir. Çocukların soyut düşünme becerisi henüz gelişmediği için rüyalarında gördükleri gerçek olmayan şeyleri gerçek hayattan ayırmakta zorlanabilirler.

 

6-12 Yaş Dönemi

Artık korkular soyut nesne ve olaylara dönmüştür. Dolayısıyla karanlık korkusu yerini, okul, sosyal ilişkilerle ilgili korkulara bırakabilir. Çoğunlukla okula ve performansa dayalı çocukluk korkuları gelişir. Cadılar ve hayaletlerin yerini bu dönemde hırsız korkusu alabilir. Çocuk kaybolmaktan, kaçırılmaktan, cezalandırılmaktan korkabilir. Başarısızlık, arkadaş edinememe ve diğerleri tarafından istenmeme korkusu da yaygındır. Aileyi kaybetme korkusuna arkadaşları kaybetme korkusu eklenebilir. Çocuk ölümden ve sevdiklerinin ölmesinden korkabilir.

Çocuğun ergenliğe girmesiyle birlikte bu tarz korkular da giderek düşüş görülecektir. Ancak, korkular çocuğun gündelik yaşamını engellemeye başladıysa, yaşına ve karakterine uygun olmayan davranışlar gösteriyorsa, bazı yerler, kişiler veya durumlardan kaçınmaya başladıysa, rahatlatılmaya rağmen korku ısrarcı bir şekilde kalıyorsa veya kötüleşiyorsa, fiziksel nedeni olmayan, ısrarcı bedensel şikâyetleri varsa (sürekli karın ağrısı, baş ağrısı), hafif takıntı davranışları geliştirmeye başladıysa, korkutucu kabuslar, korkusundan dolayı uyuyamaması, odasına girmemek için ağlama nöbetleri geçirmesi gibi, normal yaşamını devam ettirmesine engel olacak boyuttaysa, mutlaka bir çocuk ruh sağlığı uzmanına başvurulması gerekmektedir.

Çocuklarda korkunun ortaya çıkmasının ve/veya pekişmesinin nedenleri:

Korumacı yaklaşım, tehdit, cezalar, model alma, taklit etme, yanlış öğrenmeler veya hatalı ebeveyn tutumları  korkuyu tetikleyebilmektedir.

 

Aşırı Korumacı Yaklaşım, Terk Etme Tehdidi ve Cezalar ile Gelişebilir

“Yemeğini yemezsen doktor sana iğne yapar.”, “Elimi bırakırsan dilenci seni kapar.” Gibi sözler korkunun yol açtığı davranış ve düşünceleri pekiştirir.

Dikkat et! Düşersin koşma! yanarsın dokunma! ağzına götürme boğazına kaçar, elimi bırakma kaybolursun” ve benzeri sözlerin tekrar ve tekrar söylenmesi gibi. Çocuğun tüm olası tehditlere karşı korunma altına alınması çocuğun gelişimini yaralar ve korkularını pekiştirir.

Öğrenme

Bazı korkular yaşanan olumsuz bir olay ya da deneyim sonucu ortaya çıkar, yani öğrenilir. Örneğin, bir trafik kazasına tanık olan bir çocuk arabaya binmekten korkabilir. Ya da önceden aşı olan bir çocuk hemşirelerden, doktordan ya da hastanelerden korkabilir. Yanlışlıkla ateşe dokunan ve eli yanan bir çocuk ateşten korkmayı öğrenir.

Model alma

Çocuklar, büyürken anne ve babalarını çok dikkatli bir şekilde gözlemlerler. Onların olaylar karşısında verdikleri tepkileri taklit eder ve uygulamaya çalışırlar. Kardeşlerini, akranlarını, gözlemlediği diğer yetişkinleri de model alabilir. İzlediği bir film, televizyonda, telefon veya tablette gördüğü bir video veya resim de korkularını tetikleyebilir. Çocuğun yaşına uygun olmayan ve pedagojik değerlendirmeden geçmemiş kitaplar da korku gelişimine neden olabilir.

Yaşına uygun olmayan televizyon programları, oyunlar ve ürkütücü masallar korku yaratabilir.

Yaşanan deneyimler ve o deneyimlere verilen tepkiler

Eğer deneyim çok kötü yaşanmışsa, çevrenin tepkisi çok aşırı olmuşsa korku pekişir. Örneğin,havuzda boğulma tehlikesi geçiren bir çocuk suya girmekten korkabilir. Ailenin tepkisi çok büyük olmuşsa bu korku çok daha yoğun yaşanabilir.

Anne babanın çocuğun fiziksel sağlığına/dış dünyaya yönelik aşırı kaygısı

Gerçek bir tehlike olmadığı halde sürekli olarak çocuğu uyarması ve “dikkat et” mesajını vererek önlem alması gereğini vurgulaması da korkuyu arttıran sebeplerden biridir.

Çocukluk Korkuları Karşısında Anne Baba Olarak Neler Yapmalıyız?

Pek çok korku gelişimsel olarak çocuk gelişiminin tipik bir parçasıdır ve bebeklikten ergenliğe dek farklı şekillerde kendini gösterebilir. Çocuk, gelişim basamaklarını tırmandıkça yaş dönemine özgü korkular da zamanla kendiliğinden söner. Dolayısıyla ebeveynlerin kabul edici, olumlu, yatıştırıcı ve destekleyici tutumları bu korkuların zaman içinde sönmesi için yeterlidir. Burada endişelenmek için önemli olan kriter ise çocuğun korkusunun süresi ve yaş dönemine göre uygun olup olmadığıdır.

Çocuklarının korkuları karşısında anne ve babalara oldukça iş düşmektedir. Korkular karşısında anne ve babanın tutumları çocukları kucaklayıcı, onları anlayıcı, şefkatli ve çocuğa yanında olduklarını belli edecek şekilde olmalıdır.

  • Korkunun nedenleri araştırılmalı ve bu nedenler ortadan kaldırılmalıdır.( yaş dönemine ait olup olmadığına dikkat edin)
  • İyi bir dinleyici olun.
  • Çocuğunuza onun yanında olduğunuzun ve onun için elinizden geleni yapacağınızın güvenini oluşturun.
  • Hissettiği korkuları küçümsemeyin ve saygı gösterin. Yetersiz hissedecekleri söylemlerden uzak durun.

Bunda korkacak bir şey yokà Çok korkmuş olmalısın.

Erkek adam korkar mı/ Kocaman kız oldun à Hepimizin böyle korkuları olabilir.

  • Çocuklar ebeveynlerinin endişesini anlar. Hissettiği korkuyu dinlerken kendi endişelerinizi çocuğa yansıtmayın. Çünkü bu korkuya karşı alacakları tutumda büyük bir rol oynar.
  • Kendi korkularınızdan rahatlıkla bahsedin ki kendilerini de rahatlıkla ifade edebilsinler.

“Çok korkmuş görünüyorsun. Biliyor musun ben de çocukken ….’dan korkardım. Hepimizin böyle korktuğu zamanlar olabiliyor.” Cümlesini duymak çocuğunuz için rahatlatıcı olur.

  • Ağlama veya kriz anları geçtikten sonra sakinleştiğinde bu konuyla ilgili sohbet edin ya da ondan duygularını anlatan bir resim yapmasını isteyin.
  • Çocuğun korkusuyla bağdaşan masallar okuyun. Çocuğun korkularına yönelik iyileştirici etkisi olacak masalları kendiniz de tasarlayabilirsiniz.
  • Çocuğa korkusunun resmini çizdirebilirsiniz veya hamurlarla, killerle korkuyu şekillendirerek somutlaştırmasını isteyebilirsiniz. Ortaya çıkan şekli birlikte komik bir hale getirebilir, göz, gülen bir ağız, komik saçlar çizebilirsiniz. Ardından ona bir isim verebilir ve onun için bir hikaye yazabilirsiniz.
  • Karanlık ve yalnız yatamama korkusunda. Birlikte odasına gidebilir, ışık açıkken odanın her bir köşesini dolaşıp, inceleyebilirsiniz. Ardından bu işlemi ışık kapalıyken de yapabilirsiniz. Karanlıkta onu nelerin korkuttuğunu sorabilir, korktuğu yeri birlikte inceleyebilir, ışığı açıp orayı kontrol edebilirsiniz. Korktuğunda açabileceği veya sabaha kadar açık kalacak bir başucu lambası alabilir, lambayı ona seçtirebilirsiniz. Başucu lambası almayacaksanız koridorun ışığını açabilirsiniz.
  • O uyuyana kadar yanında durabileceğinizi ama sonrasında mutlaka kendi odanıza döneceğinizi söyleyebilirsiniz. Bir telsiz edinebilir, birini çocuğun odasına diğerini kendi odanıza koyabilirsiniz. Bu telsizi nasıl kullanacağını ona oyun yoluyla öğretebilir, korktuğunda da sizi bu şekilde çağırabileceğini gösterebilirsiniz.
  • Çocuk sistematik ve kademeli bir şekilde, alıştıra alıştıra korkusuyla yüzleştirilmelidir. Bu süreçte anne-baba olarak onu destekleyerek ve korkusuna karşı attığı her adımı onaylayıp ödüllendirerek güven telkin edin.

 

Korkuların çoğu gelişim dönemine özgüdür. Döneme özgü, gelişimsel olan korkular çocuk gelişimini tamamladıkça değişir ve zamanla yok olurlar . Ancak göz ardı edilen veya yanlış müdahalede bulunulan korkular kaygı ve fobi olarak karşımıza çıkabilir. Çocukların dönem dönem yaşadığı bu gelişimsel korkular devam eder, çocuğun ve ailenin hayatını kısıtlar hale gelir ve gündelik yaşamına engel teşkil eden bir noktaya ulaşırsa bir ruh sağlığı uzmanından destek alınması önemlidir

Önerilen tüm tavsiyelere rağmen herhangi bir değişiklik olmuyorsa, İsmer Aile Danışma Merkezi’miz ile iletişime geçerek, konusunun uzmanından profesyonel hizmet alabilirsiniz.