Günümüzde yapılan tüm meslekler, belli bir eğitime tabi tutulmakta ve nasıl daha iyiye doğru götürülebileceği öğrenilmektedir. Bütün bunlar için enerji, zaman ve para harcanmaktadır.
Çocukların doğuştan getirdikleri doğal meraklarına, araştırma ve öğrenme isteklerine cevap buldukları ilk eğitsel ortam ailedir. Dolayısıyla çocuklarının ilk eğitimcileri olan anne babalardır. Toplumumuzun ve geleceğimizin temeli olan çocuğun ev içinde nasıl gelişeceğini, eğitilip yetiştirileceğini öğrenip doğru uygulaması gereken anne-baba adaylarına da bu ‘meslekte’ eğitim verilmelidir.
Hemen hemen tüm ebeveynler, seçip seçmeme söz konusu olmadan, yetenekli olup olmadıkları araştırılmadan, ön hazırlıksız, bir test olmaksızın ve sınavlara dahi katılmadan yaşamlarının çoğunu anne-baba mesleğinde geçirmekteler.
Çocuğun fizyolojik ve psikolojik anlamda sağlıklı birer birey olarak yetişmesinde ve davranışlarının şekillenmesinde anne, baba ve/veya bakımını üstlenen kişinin rolü çok büyüktür. Anne-babalıkta çocuğu beslemek, giydirmek, sağlığını korumak ve onu okula gönderebilmek, iyi bir ebeveyn olmak için yeterli değildir. Günümüz çağdaş dünyası kişiliğini, zekâsını ve yeteneklerini de geliştirmiş, kendine güveni olan bireyler aramaktadır. Bu yüzden de ebeveynler hedefine geliştirmeyi almalı, geliştirirken öğrenen tarafta da kalabilmeli, mutlu ve kendi olabilen bireyler yetiştirmelidir.
Eğitim sadece okulların sağladığı bir avantaj değildir. Gerçek eğitim evde alınan eğitimdir. Bu da sadece yanlışların düzeltilmesi, öğütlerde bulunmak, uyarmak anlamına gelmez. Zengin ve nitelikli, geliştirmeye odaklı eğitim olanakları sunulmalıdır. Hatta bireyin hayatı boyunca aldığı eğitimin en önemli kısmı, ailede geçirdiği dönemdir.
Çocuk eğitiminin bir bölümünü kreş ve okullar yürütse de, çocuk yaşamının 1/4’ünü okulda, 3/4’ünü evde geçirir. Araştırmalar çocukların 5 yaşına kadar bilişsel, fiziksel, dil, sosyal ve duygusal alanlarda gelişimlerinin üst düzeyde geliştirilebileceğini ortaya koymuştur. Aileler çocukların ilk öğretmenleri olması ve çocuklarla evde oldukça fazla zaman geçirmeleri nedeniyle çocukların gelişiminde önemli bir etkiye sahiptir. Bu açıdan bakıldığında çocukların yetiştirilmesinde anne-babanın rolü çok daha büyük ve önemlidir.
Anne-baba ve/veya bakım veren kişinin sevgisinin dengeli, sürekli ve tutarlı bir biçimde verilmesi, en az çocuğun beslenmesi için gerekli olan besin maddeleri kadar önemlidir. Çocuklar doğumdan itibaren anneyle olduğu gibi babalarıyla da bağlılık kurarlar ve bir güven duygusu geliştirirler. Araştırma sonuçları babalarıyla da güvenli bir ilişki kuran çocukların daha sosyal, akademik olarak daha başarılı, kendilerine daha güvenli çocuklar olduklarını göstermektedir.
Temelde bahsettiğimiz değişmeyen tek şey, ailenin çocuğun hayatının merkezinde olduğu ve olumlu ya da olumsuz çocuğun hayatına yön verdiği gerçeğidir. Sosyal ve duygusal açıdan dengeli, zihinsel kapasitesini kullanabilen çocuklar yetiştirebilmek için yaşamın ilk günlerinden itibaren dikkatli olunması gereken rolleri üstlenirler. Ancak, aile bireyleri çocuğun eğitiminde etkin olabilecek bu rolün gücünün her zaman farkında olmayabilir. Bazen de aile, çocuğun sağlıklı gelişimi ve eğitimi için gücünü nasıl kullanacağı konusunda yeterli bilgiye sahip olmayabilir.
Bu bağlamda dikkate alınması gereken noktaları şöyle açıklayabiliriz:
- Aile eğitimi, evlilik durumu gerçekleştikten sonraki zaman dilimine bırakılmamalıdır. Sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmede önceden bilgilenilmelidir.
- Çocuk yetiştirme, ebeveyn olma, eş olma hem ailede hem de eğitim hayatında verilmelidir.
- Evlilik ile hayatlarını birleştirmiş her birey anne-baba adayıdır. Ancak kurulan evlilik
yeterince oturmadan çocuk sahibi olmamaları gerektiği bilinci eşlere verilmelidir.
- Eşler çocuk sahibi olmadan önce ebeveynlik kurslarına katılmalıdırlar.
- Her yaş döneminin eğitimi kendine özgü bazı özellikler taşımaktadır. Bu nedenle ebeveynler, çocuklarının her yaş dönemine uygun eğitim programlarına katılmalıdırlar. Yani çocuklarını tanımalıdırlar.
- Okullarda her eğitim kademesinde ( okulöncesi, ilk, orta, üniversite…),Rehberlik servislerince hazırlanan öğrencilerin ailelerinin ihtiyaçlarına uygun içeriğe sahip aile eğitimi programlarına katılıma özen gösterilmeli. Eğer böyle bir uygulama yok ise okul psikolojik danışmanından oluşturulması için istekte bulunulmalı.
Bunların dışında temelde çağdaş anne-baba eğitimi hakkında söyleyebileceklerimiz ise;
- Olumsuz durumlara verilen tepkiler kadar olumlu davranışlarda olumlu pekiştirilmelidir.
- Çocuğunuza iyi birer örnek olun. Yapmasını istediğiniz şeyleri ilk olarak kendiniz yapın.
- Çocuğunuzu dinleyin. Yani gerçekten dinleyin; belki de o sırada sorunu olan çocuğunuzu anladığınızı, gördüğünüzü hissettirin.
- ‘Sen’ yerine ‘Ben dilini’ kullanın. ‘Sen kötü bir çocuksun’ yerine ‘Böyle yaptığın zaman ben çok üzülüyorum’ diyebilirsiniz.
- İsteklerine karşı çıkmadan önce dinlemeyi öğrenmelisiniz.
- Davranışlarınız ve kurallarınızda belirli bir kararlılık ve devamlılık sağlamalısınız.
- Kurallarınız net ve açık olmalı. Ergenlik çağındaki çocuğunuzla tartışmaya açık kurallar konmalı.
Kısacası anne-baba aşırı hoşgörülü ve katı olmayan, çocuğa karşı esnek bir yaklaşım içinde çocuğa sevgi veren, girişim yeteneğini ve özgüvenini kazanabilmesi için onu destekleyen kişiler olmalıdırlar.
Anne-babalar günün 24 saatini, hem de tatil hakkı bile kullanmadan 😊 yaşamlarının 20 yılını bu
meslekte geçirirler. Diğer mesleklerde deneme-yanılma uygulanabilir. Ancak anne-babalık
mesleğinde deneme-yanılmaların sonucu ne yazık ki çok ciddi sorunlara sebep olmaktadır. Bu
nedenle ciddi bir meslektir, eğitim gerektirir. İsmer Aile Danışma Merkezi olarak Geleceğin ve toplumun temel taşları olan en değerli varlıklarımız, çocuklarımız için bu sanatın öğrenilmesi, eğitilmesi gerekliliğine içtenlikle inanıyoruz.