Her insan hayatının herhangi bir bölümünde kayıp ve ayrılıklarla karşı karşıya kalabilir. Kayıp ve ayrılık deyince aklımıza hemen ölüm gelir fakat bu sadakatsizlik veya anlaşmazlıklardan kaynaklanan romantik bir ilişkinin bitimi de olabilir. Tüm bu kayıp türleri bizlerde baş edilmesi zor duygulara sebep olur. İlişki kötü gitse bile çiftler, ayrılık sürecinde ve sonrasında yüksek düzeyde bir hayal kırıklığı ve hüzün hisseder. En yoğun yaşadığımız duygu kaybedilene duyulan özlem olmakla birlikte üzüntü, öfke, çaresizlik, kaygı, nefret, şaşkınlık da yaşarız. Tabi bu süreçte birçok önemli faktör vardır; ilişkinin süresi, ayrılık şekli, partner için yapılan fedakarlıklar, ayrılık sonrası hayatla ilgili öngörüler, sosyal destek vb.
Her ilişki ( evlilik, sevgililik ,arkadaşlık) bitimi bir yas süreci getirebilir. Özellikle ihanet, terk edilme durumlarında terk edilen kişinin yaşadığı yas durumundan söz edilebilir. Yas tutmak ilişkinin bittiğini kabullenmeyi, önemli bir şeyi kaybetmenin getirdiği üzüntüyü yaşamayı, güzel günlere veda etmiş olmaya üzülmeyi ve hayat rutinimizi yeniden inşa etmeyi ifade eder. Tıpkı ölüm gibi ayrılıkta da birini kaybetmenin acısını yaşarız ve bu süreç bazen çok zorlayıcı olabilir. 5 aşamalı bu yas sürecinde genellikle reddetme, kızgınlık, pazarlık, depresyon ve kabullenme gibi evrelerden geçilir.
Şok-Reddetme: Kayba verilen ilk tepki bunu inkar etmek olacaktır. Var olan durum kabul edilmez. Sürekli olarak eski partner aranmak isteyebilir, mesaj atılabilir, yeniden birlikte olmak için bir beklentidedir.
Kızgınlık: Ayrılığı görmeye başlayan birey öfkelenir. Kızgınlık, huzursuzluk, korku, konsantrasyon güçlüğü, acı gibi duygular bu dönemde yoğun olarak yaşanan duygulardır. Eski partner kötülenir, arkadaşlarla görüşmesi engellenmeye çalışılabilir.
Pazarlık: Öfke sonrası sakinleşir fakat duygu yoğunluğunu hafifletmek için çevresiyle, tanrıyla anlaşmalara girişmeye çalışabilir. Eğer eski partnerle barışırsa düzeleceğini, onun için her şeyi yapacağını söyleyebilir.
Depresyon: Geri dönüşü olmayan kaybın gerçekliğiyle karşılaşan birey çaresizlik ve umutsuzluk içine girer. Ruhsal çöküntü, işlevsizlik ve isteksizlik hakimdir.
Kabullenme: Gerçeklerin kabulüyle birlikte duygusal yoğunluğun azalması ve yaşamı yeniden düzenleme aşamasıdır.
Yas tepkileri ilk birkaç hafta çok yoğundur. Tabi bu durum etkileyen faktörlere (kişi, ilişki, sosyal destek, ilişki süresi vs.) göre değişiklik gösterebilir. Bu ilk birkaç haftanın ardından, ayrılığa ilişkin acı, üzüntü, kızgınlık gibi negatif duyguların yaşanıp azalması, bireyin yavaş yavaş normal yaşamına dönmesi, işlevselliğin artması ve sosyal rolleri ile denge kurarak, en çok 6 ay-1 yıl içerisinde yeni ve sağlıklı ilişkilerle hayatına devam etmesi beklenir. Yaşam boyunca tutulan yas, yas değildir. Yaşam boyunca süren yas, süresi uzamış yastır ve acı tamir edilememiş , kaybın getirdiği işlevsizlik devam ediyordur. Buna “patalojik yas” denir.
Yeni bir ilişki için ani karar vermemek ve kararınızın doğruluğundan emin olmak için öfke, üzüntü gibi duyguları yaşamalı ve duygusal yoğunluğunuzun azalmasını beklemelisiniz.. Önemli bir ilişkinin bitmesinin ardından yaşanan acı ve kayıp duygusu sürecin doğal bir parçasıdır ve bu süreçte kişi, sevilen kişinin kaybına ilişkin “yas”ını yaşamalıdır. Ağlamayacağım, üzülmeyeceğim gibi telkinler sadece yasınızı erteler ve biriktirir. İlk adımınız yasınızı yaşamak olmalı. Çünkü, sağlıklı bir şekilde tamamlanan yas süreci, kayıp yaşantısının ardından kişinin yaşamının yeniden yapılanmasına ve doğal dengesine dönmesine imkan tanıyan bir süreçtir. Bu ayrılık sürecinin, geçiştirilmeden, doğal bir şekilde yaşanması, kişinin, gelecekte sağlıklı romantik ilişkiler kurabilmesi açısından oldukça önemlidir.
Önemli bir ilişkinin bitimi sonrasında yaşanan yas sürecinin sağlıklı atlatılabilmesi için İsmer Aile Danışma merkezi olarak sizlere bazı öneriler;
Yalnız başınıza bu süreci atlatmaya çalışmayın. Güvendiğiniz, sizi etkili dinleyebilecek ve anlayabilecek birileri/birisiyle duygunuzu paylaşın.
Duygularınızı görmekten, göstermekten kaçınmayın.
Alkol ve madde kullanımı üzüntünüzün çözümü olmayacak. Bu tarz yollara başvurmayın.
Uyku, iştah durumuna ve fiziksel sağlığına dikkat etmelisiniz.
Yaşadığınız bu size acı veren süreç çok normal. Süreci kabul edin ve bitmesi için acele etmeyin. Yasınızı yaşamak için kendinize izin verin.
Sizi iyi gelen arkadaş, yer , aktivite, aile üyeleri, herhangi bir eylemden (spor, yürüyüş, hobi, tv izlemek, kahve içmek vs.) uzak durmaya çalışmayın.
Size iyi gelen ve gelmek isteyen sosyal desteklerinize bu süreçte yanınızda olmaları için izin verin.
Bu süreçte yeniden hayata katılmaya çalışıyorsunuz ilişki sırasında yapamadığınız, fırsat bulamadığınız durumlara/ aktivitelere yönelin.
“Çivi, çiviyi söker” mantığı ile günü birlik ilişkiler yaşamayı tercih etmeyin. Bu tercihiniz o kişiyi size unutturmayacak veya yaşadığınız kaybın sonucu olan acınızı durdurmayacak. Bu sizi duygusal olarak daha da yıpratabileceği gibi sağlıksız, zarar verici ilişki ağlarına girme ihtimalinizi de arttıracaktır.
Tüm bunlar işe yaramıyorsa veya içsel ve dışsal kaynaklarınız tükenmiş hissediyorsanız bir profesyonel destek alın.
Evet belki çok güzel, mutlu olduğunuz ve anlamlı bir ilişki içerisindeydiniz. Fakat herhangi bir sebeple bu durum sonlanmak zorunda kaldı. Partneriniz belki başka bir hayatı veya kişiyi tercih etti. Bu bitişin ardından çok üzüldünüz, acı çekiyorsunuz ki bu yaşamanızı beklediğimiz en doğal duygu. İşte burada yaşamanız gerekenlere izin vermelisiniz. Mutluluğu, sevinci, aşkı kabul ettiğiniz gibi üzüntüyü, hayal kırıklığını, öfkenizi de kabul etmelisiniz. Bilmelisiniz ki hiçbir duygu kalıcı değil acınız da gün geçtikçe hafifleyecek. İlk günkü verdiği acıyı vermeyecek. Siz biriciksiniz, var olduğunuz andan beri değerlisiniz. Yaşamanız gereken yasa izin verecek ve hayatınıza daha sağlıklı bir senle devam edeceksiniz.