Çocukluk Dönemi Oluşan Bağlanma ve Yetişkinlik Dönemini Etkilemesi
Neden bağlanma ihtiyacı duyuyoruz?
Neden her bağlanma birbirinden farklılık gösteriyor?
Bazıları kolayca bağlanırken neden bazıları ilişkilerden kaçıyor?
Neden herkes mutlu ilişkiler yürütemiyor?
Bebeklikte başlayan ve tüm yaşam basamaklarını etkileyen yakın duygusal bağlar kurma, bağlanma insan yaşamının temel bir ögesidir. John Bowlby (1969)’e göre Bağlanma; “insanların hayatlarında kendileri için önemli buldukları kişilere karşı geliştirdikleri kuvvetli duygusal bağlar” olarak tanımlanmaktadır.
İnsan ilk önce anne/bakımvereniyle daha sonra yakın ilişkilerinde iletişim gösterir ve yaşamı boyunca böyle devam eder. İletişim becerimiz ile diğer canlılardan ayrılırız. Çünkü insanın hayatta ama ayakta kalabilmesi için bilinçli iletişim kurmaya ihtiyacı vardır. Bilinçli iletişim, yaşamın anlamlanmasına, daha anlamlı yaşam sürülmesi de huzurlu bir ruh halinin ortaya çıkmasına imkân verir. Kaliteli bir hayat için en gereksinim duyulan şeydir. Bu iletişimin ise temeli bağlanmadan gelir. İlk bağlanma hayatın ilk anlarında başlar. Bebeğin bakımvereniyle kurduğu ilişki ile belirginleşir. Bu kurulan bağ kişinin kendini mutlu ve güvende hissetmesi açısından önemlidir. Erken dönemde kurulan bağ ilerleyen yaş dönemlerinde hayatı birçok açıdan etkiler fakat en önemli etki yetişkinlik hayatında başkaları ile kurulan ilişkilerde ortaya çıkar.
Mary Ainsworth, bebeklerin ebeveynleri ile bağlanma şekillerini incelediği bir Yabancı Durum Deneyi düzenlemiştir. Bu deney sonucunda bebek-anne bağlanması olarak 3 tarz bağlanmadan söz edilmiştir; güvenli bağlanma, kaçınmacı bağlanma ve kaygılı bağlanma.
Güvenli bağlanma,
Bakımveren bebeğin ilgi ve ihtiyaçlarına (fiziksel,duygusal) tutarlı ve şefkatli bir şekilde karşılık vermiştir. Bebek güvenli bakımvereninin ayrılsa da geri döneceğini bilir. Güvenli bağlanma gerçekleştiren bireyler;
Hem romantik ilişkilerinde hem ebeveynleriyle olan ilişkileri hakkında olumlu deneyim ve düşüncelere sahiptir
Sosyal ilişkileri kuvvetlidir ve keyif alır
Kendilerine saygıları vardır ve özgüvenleri yüksektir
Güvenilir ve istikrarlıdır
Empati becerileri gelişmiştir
Duygulara duyarlıdır, kendi duygu paylaşımlarında rahattır.
Diğer insanların güvenilir, iyi niyetli olduklarına dair olumlu inançlara sahiptir
Başkalarıyla yakınlık kurabilir, yakınlık içinde özerkliklerini koruyabilir
Daha az agresiftir.
Kaçınmacı bağlanma,
Bakımveren bebeğin ilgi ve ihtiyaçlarına duyarsız kalmış hatta bağlanma reddi vardır. Bebeğin güvensiz bir bakımvereni vardır. Kaçınmacı bağlanma gerçekleştiren bireyler;
İnsanlara karşı güvensizdir.
Güvenmekte ve bağlanmakta güçlük çeker
İlişkiler ve ebeveynleriyle olan ilişkileri hakkında olumsuz deneyim ve düşünceler içindedir
Ebeveynlerini reddedici ve soğuk bulur
Yakınlık kurmaktan kaçınır
Yakınlarını zor zamanlarda desteklemekte zorlanır
Kaygılı- kararsız bağlanma,
Bakımveren bebeğin ilgi ve ihtiyaçlarına duyarsız ve tutarsızdır. Ayrılığı bir tehdit unsuru olarak kullanabilir. Kaygılı-kararsız bağlanma gerçekleştiren bireyler;
Kaygı, kızgınlık ve gerilim duyguları yaşarlar
Başkalarının ne dediği onun için çok önemlidir.
Olumsuz benlik algıları vardır
Değerli hissetmek için onaylanmalıdır
Benliğine dair değersizlik duyguları hakimdir
Başkaları ve hayat tehdit edici, güvensizdir
Kayıp sonrası (ayrılık da kayıp) yoğun acı ve yas yaşayabilir
İlişkilerinde kıskanç, ilişkilere takıntılı olabilir
Duygusal iniş, çıkışları vardır
Bebeklikte oluşan bu bağlanma stilleri içselleştirilir ve yetişkinlikte içerden işleyen bir model halini alır. Bu düşünce kalıplarına göre ilişkilerde hareket edilir ve böylece bu bağlanma çeşitleri romantik ilişkilerde kendilerini göstermiş olurlar.
Yetişkinlikte bağlanma stillerinin etkisi
Güvenli bağlanan;
İlişki kurma konusunda rahat ve ilişki içinde tutarlıdır.
Daha uzun ve güvenin olduğu romantik ilişkiler içindedir.
Bağlanma onun için rahatsız bir durum değildir.
Kaçınmacı bağlanan;
Reddedilmek yerine ilişki kurmamayı tercih eder
Duygusal temastan uzak durur.
Romantik ilişkilerinde tutarsız mesajlar iletir.
İlişkilerine az yatırım yapar ve ayrılık sonrası yoğun olumsuz duygu içine girmezler.
Partnerine karşı duygu ve düşünce ifadesinde zorlanır
Kaygılı bağlanan;
Bağımlı ilişki gerçekleştirir
Sevilmeme ve terk edilme konusunda sürekli endişe içindedir
Reddedilmeye karşı çok hassastır
Odağı karşıdaki kişiden sevgi almaktır
Yakınlık ister ama karşılıklı olmayan duygular onu tedirginleştirir ve kaçabilir
Neden bağlanma önemli
Dünyaya geldiğimizde ilk kurduğumuz bağlantı ilerde kurduğumuz ikili ilişkilerimizde önemli bir rol oynar. Bowlby (bağlanma teorisi çalışmaları öncüsü) bağlanma kavramının doğumdan ölüme kadar uzanarak yaşam boyu devam eden bir süreç olduğunu ve erken yaşlarda meydana gelen ve açığa çıkan zihinsel süreçlerin çok da değişmeden yetişkinlikte de benzer bir şekilde inaçlara, duygulara, davranışlara dönüştüğünü ifade eder.
Yetişkinlikte sosyal ve romantik ilişkilerin kalitesi, ilişkilerden sağlanacak doyum, kurulan ilişkiyi korumak, sağlıklı bir ilişki yürütmek gibi önemli kriterler geçmişte bakımverenle olan bağlanmamızdan etkilenir. Çocuk annesi ile arasındaki ilişki nedeniyle bildiği ve model aldığı tek bağlanma şeklini yetişkinlikteki ilişkilerinde de kendine rehber edinir. Böylece ebeveyni ile kaygılı bir ilişki kuran çocuk yetkinliğinde de kaygılı bağlanmaya sahip bir yetişkin ve ilişkilerinde kaygılı bağlanan taraf olarak var olur. Ancak kesin bir dille çocukluk bağlanmalarının gelecekteki ikili ilişkileri belirlediği ifadesini kullanamayız. İlişkilerinde art arda terkedilmeler yaşayan güvenli bağlanmada olan birey güvensiz olabilir, güvensiz bağlanma gerçekleştirmiş bir birey güvenli bağlanma sergileyebilirken güvenli bağlanmada olan bir birey de güvensiz örüntüler sergileyebilir.
Bağlanma biçimleri bir uzman desteğiyle ya da güvenli bağlanmaya sahip kişilerle kurulan ilişkilerde değiştirilip, düzenlenebilir. Tüm bunların farkındalığında olmak ise değişim yönündeki en büyük ve önemli adımdır.