Bebek ilk yılını doldurduğu zaman artık çocuktur ve sınırsız bir enerji ile dolar. Gücünü ve direncini kendi dünyası içinde denemeye başlar. Aynı zamanda bağımsız olmak ve egemenliğini kazanmak ister. Bununla birlikte merak ve araştırma isteği de gelir. Ebeveynlerin bu sürece dahil olmaları önemlidir. Ancak çocuğun aşırı isyankâr ya da boyun eğici olmaması için ebeveynlerin çok sınırlayıcı olmamaları gerekir. Ebeveynler çocuklarıyla birlikte fiziksel aktivitelerin keyfini çıkarabilmeli ve sınırlarını keşfeden çocuğun heyecanına ortak olabilmelidir. Bazı ebeveynler kendi hayat alanlarını keşfetme konusunda sıkıntı yaşamaları nedeniyle çocuklarının da fiziksel çevreye dahil olmasına izin verirken oldukça zorlanırlar. Bunun sonucunda çocuk içindeki maceracı ve yürekli yönün bir kısmını köreltmek zorunda kalır. Anne babanın sevginin ve adil olmanın neden olduğu çatışmayla yüzleşmesi gerekecektir. 2 yaşındaki çocuk değerli bir eşyayı isteyerek kırdığında adaletli olup ceza mı verelim yoksa sevgimizden dolayı affedelim mi?
Belki de 2 yaşında çocuğu olan ebeveyn kim olursa olsun sıkıntı çekecektir. Çocuğun özerklik kazanabilmesi için ebeveynin destekleyici ve sabırlı olması gerekir. Bu yaş ebeveynlerin ciddi anlamda sıkıntı yaşadığı bir zamandır. 18 aylık çocuğun ebeveynlerini kızdırıp onların otoritesine bir tehdit oluşturmasına karşın ebeveynlerin kendi otoritelerini tesis etmeleri gereklidir. Bu dönemde ebeveynler otoritelerine karşı çıkılmasına hazır olmalıdır ve böylesi durumlarda bazı ebeveynler adil olma işini abartabilirler. Bazıları sevgiye aşırı vurgu yapabilir. Bunların nedeni kendi korkuları ve zayıflıkları olabilir. Olgun bir ebeveyn sevgisini gösterirken de gerçeği söyleyebilir. Çocuğuna koşulsuz sevgisini gösterirken çocuğunu davranışlarının sorumluluğunu almaya yönlendirebilir. Eğer ebeveynler çocuklarına gereken disiplini uygulayamıyorlarsa esas büyümesi gereken ebeveynlerin kendisi olduğu düşünülmelidir.
Ebeveynler kendi öfkeleri ve düşmanlık duygularıyla yüzleşmelidir. Hepimiz öfkenin engelleme sonucunda ortaya çıktığını biliyoruz. Eğer önemli bir yemek davetine gitmek üzere çok şık giyinmişsek ve üzerimize yağ sıçramışsa üstümüz başımız kirlenmişse davette güzel görünme ve beğenilme isteğimiz engellenmiş olur. Biz de çok öfkeli ve mutsuz oluruz. Yetişkinler hemen bu durumun kasıtlı olmadığını bir kaza olduğunu düşünmeye başlarlar ve öfkeleri yatışır. Ancak 2 yaşındaki çocuğun böyle bir neden sonuç ilişkisi kurma yeteneği yoktur ve engellemelere karşı da aşırı hassastır. Bunun sonucu doğal olarak öfkedir. Engellenme eşiği düşük olan bir ebeveyn orantısız öfke tepkileri gösterebilir. Eğer hem çocuk hem de ebeveyn duygusal olarak 2 yaşındaysa ortalık karışacaktır. Kimi ebeveynler çocukların davranışlarını kendi otoritelerine bir tehdit olarak algıladıkları için bağırırlar. Kimileri de bu duygusunu gizler ve bunun sonucunda yaygın düşmanca bir tutum içine girebilirler. Başka ebeveynler ise ebeveyn olmanın zorluklarını daha gerçekçi bir biçimde kabullenir ve kızgınlıklarını durumun gerektirdiği nispette ifade ederler.
Hem ebeveynin hem de çocuğun öfkesini açıkça göstermesi çocuğun gerçek dünyayı anlamasını sağlar. Bir diğer kişinin haklı öfkesi ile yüzleşmek her ikisini de rahatlatır. Güçlü duyguları uygun bir tarzda ifade edebilme alışkanlığı ne öfkelenmekten keyif alan ne de eşyaları kırma gibi saldırgan davranışları olan ne de öfkesini tatlı tatlı gösteren ebeveynlerden öğrenilir. Kendi öfke duygularını kontrol ya da kabul edemeyen ebeveynler 2 yaşındaki çocuğun içgüdüleriyle kolay kolay başa çıkamazlar. Kontrolsüz ya da inat içeren davranışlarla fazla ilgilenme ya da tepkide bulunma bu davranışların pekişmesine neden olur.