Öfke Doğal Bir Duygudur
Öfke, insan olmanın doğal bir parçasıdır. Yaşımız ne olursa olsun, hepimiz zaman zaman öfkeleniriz. Kişinin istek veya ihtiyaçlarının engellenmesi, kontrol kaybı, hayal kırıklığı ya da sınır ihlali karşısında ortaya çıkan temel bir duygudur. Uygun biçimde ifade edildiğinde zararlı değil, aksine gelişim için gerekli bir enerjidir.
Okul öncesi dönemde öfke nöbetleri oldukça yaygındır ve bu durum çocuğun gelişimsel sürecinin doğal bir parçası olarak görülmelidir. Bu yaşta beyin, özellikle “öz-düzenleme” becerilerinden sorumlu bölgeleri olgunlaşmaya devam etmektedir.. Bu nedenle çocuk, yoğun duygularını kontrol etmekte zorlanabilir ve öfkesini davranışa dönüştürebilir.
Ebeveynler için en önemli nokta, çocuğun öfkesini bastırmaya çalışmak yerine onu anlamaya çalışmaktır. Çocuk öfkelendiğinde, bu duyguyu yaşamasına izin vermek; ancak kendine ya da çevresine zarar vermesini engellemek gerekir. Çünkü duygular bastırıldığında değil, anlaşılıp yönlendirildiğinde sağlıklı şekilde gelişir.
Duygu Regülasyonu: Çocuğun İçsel Dengesini Kurma Becerisi
Duyguların günlük yaşamdaki olumlu ve olumsuz etkileri göz önüne alındığında, bireyin duygularını işleme ve düzenleme becerisinin önemi açıkça görülmektedir. Duygu düzenleme; kişinin duygusal tepkilerini izleme, değerlendirme ve içinde bulunduğu duruma uygun biçimde ayarlamasını sağlayan içsel ve dışsal süreçlerden oluşur. Genellikle mizaç temelli olan içsel süreçler, duygusal uyarılma ve dikkat yöneltme becerilerini kapsar. Çocuk için ebeveyn tutumları bu süreçteki ilk dışsal deneyimleri oluştururken, ilerleyen dönemlerde çevresel tüm tepkiler bu kapsamda yer alır.
“Duygu regülasyonu”, bireyin duygularını fark etmesi, tanımlaması ve kontrol altına alabilmesidir. Çocuk öfkesini kontrol edemediğinde aslında “Ne yapacağımı bilemiyorum, bana yardım et” demektedir. Yani öfke, bakım verene yöneltilmiş bir yardım çağrısıdır.
Ebeveynin rolü, bu çağrıyı fark edip rehberlik edebilmektir. Öfke yok edilmesi gereken bir duygu değil, yönetilmesi gereken bir enerjidir. Çocuğa öfkesini kontrol etmeyi öğretmenin ilk adımı, ebeveynin kendi öfkesini nasıl yönettiğidir.
Ebeveyn sakin, kararlı ve tutarlı oldukça, çocuk da duygularını düzenlemeyi öğrenir. Çocuğun davranışlarına karşı ebeveynin dengeli, süreklilik içeren bir yaklaşım sergilemesi çok önemlidir. Tavırlardaki ani değişimler, çocuğun iç dünyasında güvensizlik ve belirsizlik yaratır. Sessiz kalmak, aşırı açıklama yapmak ya da tehdit etmek öfkeyi daha da büyütür. Çocuğun duygusu görülmeden yalnızca davranışa odaklanıldığında, çocuk duygusunu “kötü” zanneder. Oysa “öfkeliyken de seviliyorsun” mesajı güven duygusunu pekiştirir.
Öfke Duygusunun Ortaya Çıkmasına Neden Olan Faktörler
- Açlık, uykusuzluk veya yorgunluk gibi temel ihtiyaçların karşılanmaması
- Sosyal çevrede veya arkadaş grubunda dışlanma
- Anne-baba arasındaki çatışmalar, tartışmalar, boşanma ya da kayıplar
- Öfke davranışının ödüllendirilmesi veya çocuğun istediğini bu şekilde elde etmesi
- Aile bireylerinden birinin öfke davranışının model alınması
- Temel ihtiyaçların zamanında ve yeterince karşılanmaması
- Anne ve babanın çocuğun tepkilerine karşı tutarsız tutumlar sergilemesi
(örneğin annenin sakin, babanın cezalandırıcı olması çocuğun iç dünyasında çatışma yaratır) - Ceza yöntemlerinin sık kullanılması, çocuğun duygularını bastırmasına yol açar
Dönemsel yaşam olayları da öfkeyi tetikleyebilir: aile içi sorunlar, boşanma süreçleri, ortam veya okul değişikliği gibi durumlar çocukta stres ve öfke yaratabilir. Anne-babanın ruh hali de oldukça belirleyicidir. Gergin, öfkeli ebeveynlerin çocuklarının da öfkesini yönetmekte zorlanması kaçınılmazdır.
Ebeveynlere Öneriler: Öfkeyle Baş Etme Sürecinde Yol Gösterici Adımlar
- Kendinize bakın: Eğer çocuğunuzun öfkesini tetikleyen davranışlar sizden kaynaklanıyorsa, bu farkındalığı bir suçlama değil, gelişim fırsatı olarak görün.
- Duyguya izin verin: Çocuğun öfkesini bastırmak yerine, onu ifade etmesine izin verin. Duygu yatıştıktan sonra öfke hakkında konuşmak çok daha öğreticidir.
- Sakin kalın: Çocuğun öfkesine öfkeyle karşılık vermeyin. Aşırı tepki vermek, öfkeyi pekiştirir.
- Kriz anında üç adım: Önce güvenlik, sonra sakinlik, en son iletişim.
Bu sırada çocuğun sinir sistemi hâlâ alarm halindedir; bu nedenle yatışmadan verilen hiçbir mesajı anlamlandıramaz. Sağlıklı iletişim ve bağ kurulabilmesi için öncelik, çocuğun duygusal olarak yatıştırılması olmalıdır.- Duyguyu adlandır: “Kızgınsın, çünkü sıra sana gelmedi.”
- Sınır koy: “Vuramazsın, vurmak yok.”
- Alternatif öğret: “Sinirlenince yastığa vurabiliriz ya da odadan çıkabiliriz.”
- Sonrasında empati kurun: Olay bittikten sonra “Senin yerinde olsam ben de öfkelenirdim.” diyebilmek, çocuğun anlaşıldığını hissettirir. Bu anlar, empati öğretmek için en değerli fırsatlardır.
Öfke, Yön Verilebilen Bir Enerjidir
Ebeveynin görevi, öfkeyi söndürmek değil, yönlendirmektir. Öfkesini bastıran çocuk içe döner; öfkesini ifade etmeyi öğrenen çocuk ise kendini tanır, güçlenir. Çocuğun duygularına alan açmak, onun kendisiyle barışık bir birey olmasının temelini oluşturur.

