EBEVEYN TUTUMLARI ve KİŞİLİK GELİŞİMİ

Ebeveyn tutumları çocukların kişilik gelişiminde etkilidir!

Kişilik gelişimi genetik ve çevresel faktörlerden etkilenip yaşam boyu sürse de, erken çocukluk (0-6) dönemindeki etkileşimler en önemli faktördür. Çocuk bu dönemde kişilik oluşumu yönünden gelişimi, sosyal birey olmayı model alarak yapacaktır. Çocuk en çok da anne-babasını model alarak gerekli olan özdeşimi kuracak kişilik özelliklerini belirlenmesini sağlayacaktır.

Çocuğun karakteri ve benlik algısı ebeveyninin ona yönelttiği tutumların bir yansımasıdır. Bu da çocuğun sağlıklı bir birey olarak yetişebilmesinde ebeveyninin bilinçli ve farkındalıklı olmasını gerekli kılmaktadır. Çocuk anne baba tutumlarına ve gelen geri bildirimleri taklit ederek davranış becerileri geliştirir.

Yapılan araştırmalar ebeveyn tutumlarının çocukların benlik saygısı, saldırganlık, akademik başarı, kaygı, kendini kabul, genel psikolojik uyum ve bağlanma stilleri üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. Ebeveyn tutum ve davranışlarında baskı, disiplin ve aşırı koruyuculuğa karşılık gelen davranışların çocuk ve ergenler üzerindeki etkileri tutarlı olarak olumsuz; demokratik ve kabul edici tutum ve davranışların etkileri ise tutarlı olarak olumlu bulunmuştur.

Ebeveyn tutumları; çocuğu yetiştirirken anne babanın kullandığı davranışların ve yöntemlerin tümüdür. Ebeveynlerin çocukla nasıl iletişim kurduğu, sevginin nasıl ifade edildiği, çocuğun aile içinde bir birey olarak kabul edilip edilmediği, eğitimde kullanılan disiplin yöntemleri..  Bu tutumların hepsi çocuğun psikolojik ve kişilik açısından gelişimi için oldukça önemlidir.  Temel anne baba tutum modelleri ise;

 

Baskıcı otoriter

Baskıcı otoriter ebeveynlerin çocukları sürekli kontrol ve baskı altındadır. İçten sevgi, şefkat ve saygı görmez. Sevgi koşulludur ‘eğer istediğimiz gibi olursan sevilirsin’. Çocuğun istekleri tartışmaya açık değildir. Otoriteye itaat önemlidir dolayısıyla genellikle korkuya dayalı bir ilişki vardır. Çocuk aile ile istekleri, duyguları, problemleri konusunda paylaşım yapmakta zorlanır. Böylece gergin bir aile ortamı oluşur.

Çocukluk yıllarında sürekli cezalandırılan, suçlanan, davranışlarına karışılan çocuklar sürekli ağlama davranışları sergileyebilirler. 

Bu anne-babalar sıkı sıkıya kurallara uymasını ister, çocuklarının boyun eğmesi yönünde tutum takınırlar.

  • Çocuğun duygu düşünceleri çok önemli değildir, söz hakkı tanınmaz.
  • Yaptığı her davranış değerlendirilir ve eleştirilir.
  • Hatalarda ceza, suçlama, baskı kullanılır. Ceza sözel ve fiziksel şiddet içerebilir.
  • Hata ve ceza orantılı olmayabilir. En küçük hata bile büyük cezayla sonuçlanabilir.
  • Gelişiminin üstünde sorumluluk, başarı beklenir.

Bu tutum çocuğun kendini gerçekleştirmesini olumsuz etkilemektedir. Bir tarafta içe dönük, güvensiz olabilir ya da kinci ve saldırganda olabilir.

 Kendisine olan güveni sarsılan çocuk aşırı hassas ve çekingen olabilir, kolayca başkalarının etkisi altında kalabilir. Girişimci olmayan, pasif özellikler gösterebilir. Bu çocuklar yetişkin yaşamında bireysel hareket etmekte, özgür seçimler yapmakta zorlanabilirler. Mükemmelliyetçi yapıları oluşabilir ve kendilerini eleştirmede, düşüncelerde katılık yaşayabilirler.

Kabul edilmek ve onaylanmak isteyen çocuk yetişkin yaşamında ilişkilerinde aksaklıklar yaşayabilir. Sevgi göremediği için göstermekte de zorluk yaşar. Dış dünyaya güvenmekte zorlanabilirler.

Bir diğer ucunda içinde öfke, isyan, düşmanlık hislerini besleyebilir ve çocukken cezalandırılmaktan korktukları için gösteremeyip kendilerine yöneltebilirler. Kendisine yönelttiği iç çatışmalara sebebiyet verir. İleriki dönemlerde kendinden güçsüz gördüklerine saldırgan tutum geliştirebilirler.

Aşırı koruyucu

Aşırı koruyucu anne-baba çocuğa ihtiyaç fazlası kontrol ve özen gösterir. Disiplin, denetleme ,sınırlar  az veya hiç yokken büyük bir sevgi, ilgi ,alaka çoktur. Kendi işleri ve kararları konusunda çocuklara olanak verilmez. Aşırı koruma-kollama, isteklerinin anında yapılma davranışı büyümelerine izin vermez. Yetişkin yaşamına, hayata  yeterli hazırlık yapamazlar. Zorluklarla karşılaşınca gerekli olan becerilerden yoksun kaldıkları için yetişkinlikte zorlanırlar.

 Bu durum sıklıkla anne çocuk arasındaki ilişkide görülmektedir. Annenin kendisini yalnız hissetmesinden kaynaklanmaktadır. 

Bu anne-babalar çocuklarının zarar görme endişesi içinde tutum geliştirirler.

  • Çocuğun kendini gerçekleştirebileceği konularda bile ebeveynde var olan endişe kısıtlama davranışını ortaya çıkarır. Müdahaleci bir hale gelirler.
  • Çocuk adına kararlar alınır ya da kendi karar alması için yeterli olanak verilmez.
  • Çocuğun yerine getirmesi gereken sorumlulukları ebeveynler gerçekleştirir.
  • Çocukları onların uzantısıdır ve duygusal yoksunluklarını giderirler. Bağımlılık çocuğun görevidir.

Aşırı korunan çocuklarda;

  • özgüven eksikliği, diğerlerine bağımlılık, duygusal kırıklıkları olan, kurallar konusunda- sosyal çevresinde ilişkilerde zorlanma, sosyal norm ve ahlaki değerlere uygun davranma konusunda uyum sağlayamama , arkadaş-sosyal ilişkilerinde zorlanma veya dışlanma, tek başına hareket etmekte zorlanma, sürekli yardım isteği, , tek başına yapamayacağını ifade eden söz ve davranışlarda bulunma, sorumluluk almak istememe ve edilgen davranışlar..

 

Aşırı korunan, tüm sorumlulukları ebeveynleri tarafından karşılanan, hiçbir engelle karşılaşmamış, disiplin anlayışından yoksun ortamda yetişen çocuk yetişkinlikte sorumluluk taşımayan, atılım, çözüm üretme ve başa çıkma becerileri gelişmemiş,kendini kabul ettirme yeteneğinden yoksun hale gelebilir. Beceriksiz, çekingen görünümlü olup, yeteneklerini ortaya dökemezler. çocuk, kendini gruba kabul ettirrnek için toplum-dışı ve isyankar davranışlara başvurabilir.

Çocukluğundan beri gösterilen hoşgörü ve üzerine titreme çocuğu ‘ benmerkezci’ yapar. Çocuğun toplumsal gelişimi engellenir, psikososyal olgunluğu olumsuz etkilenir.

“sanırım ben dünyanın merkezindeyim.”

Bu çocuklar hiç büyümeyip yetişkin çocuk olurlar. Diğerlerinin de (tıpkı ebeveynleri gibi) onun dediklerini yapma, onu memnun etmesi arzusunda olurlar. Evlendiklerinde de aynı sevgi, hoşgörü ve himayeyi eşlerinden bekleyecek, hep alıcı pozisyonda olacaklardır.

Dünyayı bir tehdit olarak algılayabilirler. Sürekli kaygılı ve sürekli kendini ve haklarını savunup koruyacak birilerini arayabilirler.

Anne babalara düşen en önemli görev de çocuklara iyi örnek olarak rehberlik etmek, yaşamdaki zorluklar karşısında mücadele etmeyi ve kendi başlarına sağlıklı, mutlu bir hayat sürmeleri için gerekli imkanları sağlamaktır. 

İlgisiz

İlgisiz ebeveynlerde umursamaz bir anne-baba ve tek başına bırakılmış çocuk vardır. Çocuk maddi ve manevi ihtiyaçlarından yoksun bırakılmaktadır. Açıkça çocuk reddedildiğini hisseder ve fiziksel, duygusal yalnız bırakılmıştır. Bu çocuklar anne-babalarının kendileriyle ilgilenmesine açıkça ihtiyaç duyarlar.

İlgi göremeyen çocuk, dikkat çekmek için çevresine zarar verici davranışlar da sergileyebilir. Ev içinde kötü muamele varsa, çocuk bu kötü muameleye maruz kalmamak için anne ve babaya karşı uyumlu da davranabilir. Fakat uzun vadede düşmanca duygular geliştirirler.

Kimi zaman öfke ve saldırganlık duygularını kendilerine yönlendirirler. Bu durum da depresyon, intihar girişimi gibi sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Sözlü iletişimin yetersizliğinden dolayı dil gelişiminde gecikme yada konuşma bozuklukları ortaya çıkabilir.

Bu anne-babalar çocuklarını fiziksel, duygusal ihmal ederler. İlgisiz ve sevgisizdirler.

  • Çocuklarının ihtiyaçlarının farkında değildirler. Hiç karşılamaz veya yeterince karşılayamazlar.
  • Anne-baba ve çocuk arasında iletişim yoktur.
  • Çocuğun eğitimine, disiplinine önem verilmez.

 

İhmal edilen çocuklar zararlı alışkanlıklar, insanlar, davranışlar, modellemeler konusunda korumasız kalırlar.

Çocuk ilgi ve sevgi görmek için çok çaba harcar, ancak bu ilgi ve sevgiyi göremediğinde vazgeçer. Anne- babasını model alması gereken çocuk başıboş kaldığı için aileden uzaklaşır, ilgi ve sevgiyi dışarıda, dışarıdaki kişilerde aramaya başlar. Yanlış kişileri model alma, akademik başarısızlık, arkadaşlık kuramama, tehlikeli ilişkiler kurma, suça yatkınlık, madde kullanımı gibi davranışları gözlenebilir.

Ayrıca bu çocuklar güvensizlik , kendilerine karşı olumsuz benlik algısı geliştirirler.

Demokratik

Demokratik ebeveynlerde çocuk en az anne ve baba kadar ailenin değerli bir üyesidir. Güven ve destek temellidir. İlişkileri sadece temel ihtiyaç karşılanmasının ötesinde sevgi ve saygıya dayanır. Böylece ılımlı bir aile ortamları vardır.

Bu anne-babalar çocuklarını benimserler ve var olmaları yönünde tutum takınırlar.

  • Çocuk hoşgörü içinde kabul edilir.
  • Yeterli şefkat ve sevgi görür.
  • Çocuğun duygu ve düşünceleri önemlidir.
  • İlgisi, ihtiyaçları, yetenekleri göz önünde bulundurularak söz hakkı verilir.
  • Temel kurallar ve sınırlamalar içinde özgürlük tanınır.
  • Yaşına göre sorumluluklar verilir.
  • Olumlu davranışları takdir edilir.

 

Demokratik bir aile ortamında yetişen çocuklar, rahat, bağımsız, kendisini ifade edebilen, girişimci, sorumluluk alabilen, temel güven duygusu gelişmiş kişilerdir.

Çocuğu koruyup kollamak da esastır! Kurallar, disiplin vardır. Uyulması gereken kurallar ve standartlar önceden belirlenip çocuğa bununla ilgili açıklama yapılır, Çocuk kuralların sebep ve sonuçları hakkında mutlak bilgi sahibidir.Ancak tüm bu tutumlar dikkatle uygulanmakta ve çocuk üzerinde herhangi bir olumsuz etki yaratmayacak şekilde ortaya çıkmaktadır. Her zaman kabul etmeyecek de olsalar çocuğun bakış açısını öğrenmeye isteklidirler.

 

Olumlu ve sağlıklı aile tutumu

Kişilik gelişiminin sağlıklı bir biçimde olabilmesi için ailelerin tutumunu belirleyen iki önemli unsur bulunur. Birincisi; koşulsuz sevgi ve kabul, ilgi, bakım, destek ve yakınlık ikincisi ise; ailenin çocuk için belirlediği kontrol amaçlı sınırlardır. Sevgi ve disiplini dengeli bir şekilde çocuğuna yansıtan ailelerde, çocuk kendi benliğini tanıyabilir, kendini geliştirebilir, değerli olduğunu hissedebilir; kabul gördüğünü mesajını alan çocuk, yapıcı, yaratıcı, özgüveni yüksek, sosyal ilişkilerinde başarılı ve davranışlarının sorumluluğunu alabilen bir kişilik geliştirir.

 

  • Çocuğun temel ihtiyaçları, sevgi ve disiplini dengeli şekilde barındıran tutumla karşılanır.
  • Disiplinin bir amacı vardır; İstendik davranışları, alışkanlıkları öğretmek.

Çocuğun yaşına göre, tutarlı, esneyebilen, hoşgörüyü, ödülle pekiştirmeyi, olumsuz davranışa yönelik yaptırımı da barındırır nitelikte olmalıdır.