İnsanlar mizaçlarıyla doğarlar. Sonrasında çevresel dinamikler ve yaşantılarla birlikte bir kişilik oluşmaya başlar. Kişilik kişinin kendine göre bir ayrılığı, insanları diğer insanlardan ayıran tüm özelliklerdir. Bir kişilik bozukluğunda ise beklenilen kişinin diğerleriyle uyum probleminin, olumsuz ilişki yapısının olmasıdır ve tüm bunlar kişiye ve çevresine sıkıntı verir.
Kişilik bozukluklarının her ne kadar kesin nedeni bilinmese de biyolojik, gelişimsel ve psikolojik etmenlerin kombine etkisi sonucu oluştuğu düşünülmektedir. Ancak kişilik gelişiminde en önemlisi çevresel etkenlerdir. Bunların içinde de en önemli olanı çocuğa karşı olan ebeveyn tutumlarıdır. Bağımlı kişilik bozukluğunda ebeveyn tutumlarının çok yakın bir ilişkisi vardır. Bazı araştırmacılar otoriter veya fazla koruyucu ebeveynlik şekli yüzünden kişilerin bağımlılık geliştirdiğini ve bu sebeple bağımlı kişilik bozukluğuna yatkın kişilik özelliklerine sahip olduklarını düşünmektedirler. Aşırı koruyucu-kollayıcı çocuğa özerklik vermeyen, her türlü ihtiyacını gideren ebeveyn tutumu ile aşırı otoriter çocuğa hiç özerklik tanımayan ebeveyn tutumu veya bunların tutarsız olarak uygulanması bağımlı kişilik bozukluğunda etkili olmaktadır. Bu sorumluluk alamayan kendi başına bir şey yapamayan çocuklar kaygılı da olur; özellikle ayrılık kaygısı bu çocuklarda çok sık görülür.
Bu hiçbir sorumluluk almasına izin verilmemiş çocuk büyüdüğü zaman sorumluluklarını başkası alması için çaba göster. Hatta basit kararlar için bile başkalarının destek ve onayını bekler. Destek ve onayı yitirmek onlar için aşırı korkutucu bir haldedir. Bu nedenle de karşıt fikirlerini belirtmekten kaçınırlar. Eğer birileri onlara onay ve öğüt vermezse en basit kararlarda bile etkisiz (alamaz) hale gelirler. Aynı şekilde destek ve onayı kaybetmeme adına kendilerini istismar etmelerine bile izin verirler. Böylece her istediklerini yerine getirerek olumsuz yaşantılara açık hale gelirler. Bu bireyler belirgin olarak başkalarına kendilerini ifade etmekte güçlük yaşamaktadırlar. Bağımlı oldukları kişiler başta olmak üzere, diğerleriyle aynı görüşte olmadıklarını söylemekte çoğu zaman güçlük çekerler. Tek başına başaramama inancı öylesine yerleşmiştir ki, yanlış olduğuna inansalar bile, rehberlik eden kişinin önerilerini uygularlar.
• Hayır demek benim için çok zor!
• Yalnız kalmaktan korktuğum için bu sorunları yaşıyorum.
• Bağımlı kişilik bozukluğu ve bağımlı kişilik özellikleri olan kişilerdeki belirgin durumlar şunlardır:
• Karar vermekte zorlanma
• Kendini ifade edememe
• Güven eksikliği
• Yalnız kalamama
• Bir ilişki bittiğinde hemen diğerini arama
• Terk edilme korkusu üzerine sürekli düşünme
Bu kişiler tek başına yapamadıkları için başkalarının, yaşamlarına karışmalarına izin verirler. Kendilerine güveni gerektiren durumlardan kaçınmak için gereksinimlerini bağımlı olduğu kişilerin gereksinimlerine bağlı kılarlar. Kendileriyle ilgili işlere bakmakta güçlük çektiği halde, başkalarına kendini sevdirmek için, hoşlanmasa bile onların işlerine koşarlar.
En büyük özelliklerinden diğeri ise yalnız kalma korkusu bu nedenle de yanlarındaki birini kaybetmekten aşırı derecede korkarlar. Sürekli terk edilme korkuları içindedirler. Eleştirildiğinde kolayca yıkılır. Bu yalnız kalma korkusu onlara çok büyük endişe verir. Sonuç olarak karşı tarafın ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koyarak ayrılığı geciktirmeye, olmamasını oldurmaya çalışırlar. Ayrılıkların ardından ise aşırı derecede yıkılır ve yalnız kalma korkusuyla yeni destekçi aramaya başlarlar. Bir ilişki sona erdiğinde aşırı reaksiyon gösterme; kendini mahvolmuş gibi hissetme söz konusudur.
Bağımlı kişilik bozukluğuna sahip insanlar sürekli ihtiyaç halinde olan, pasif, muhtaç ve yapışkan davranışlar sergilerler.
• Tüm bunların yanında özgüvenleri az
• Kötümser
• Eleştirilere karşı aşırı duyarlı kişiler
Bu yüzdendir ki bağımlı kişilik bozukluğu hem kişiyi hem çevreyi çok etkiler.
Kadın ve erkek bireyleri eşit etkiler. Özellikle genç yetişkinlik döneminde ya da sonrasında kişilerin hayatını önemli derecede etkileyecek hale gelir.
Kültür ve yetiştirilme tarzı kişilik özelliklerini etkilemektedir. Farklı coğrafyalarda farklı kültürler sebebiyle bağımlılık ve pasif kişilik tanımına özellikle kadınlarla ilgili olarak değişik anlamlar yüklenmektedir. Kültürel değerlere göre fazla ise ya da gerçek dışı kaygılar yansıtıyorsa bu tanı konmalıdır.
Çocuklara ve ergenlere bu tanı konulurken de çok dikkatli olunmalıdır. Çocuk ve ergenin rehberliğe ihtiyacı olması farklı bir durumdur. Ergenlik dönemindeki gençler ailelerine belirli konularda bağımlı olmak zorunda kaldıkları için ve çocuklarda duygusal ve fiziksel gelişimin bir parçası olarak anne ve babaya bağımlılık gerekli olduğu için bu iki dönemde bağımlı kişilik bozukluğunu fark etmek ve tanı koymak zor olabilir.
ÖNLEM KONUSUNDA BUNLARA DİKKAT EDEBİLİRSİNİZ
Ebeveyn tutumlarının sağlıklı olması en önemli engelleme yöntemidir.
• Aileler çocuklarının daha bağımsız davranabileceği, kendine olan güvenlerinin artacağı ortamlar yaratmalıdır. Alınan kararlarda kendini değerli hissettirerek çocuğun da fikri alınmalı.
Çocuklara gelişim dönemlerine göre sorumluluklar verilmelidir.
Aşırı koruyucu davranmadan onlar adına sorunların çözülmemesi gerekir; okul, arkadaş vs problemlerini kendisinin çözmesine müsaade etmek
Bağımlı kişilik bozukluğunda kişilerin özgüvenine özen gösterilmeli günlük aktiviteler ve alınan kararlarla ilgili fikirlerine saygı duyulmalı ve destekleyici olunmalıdır.
Bağımlı kişilik bozukluğunda depresyon ve kaygı bozukluğu da görülebileceği için kişinin kendine özen göstermesi uyku, yemek düzeni ve fiziksel aktivitesine dikkat etmesi önerilmektedir.
Özetle, bağımlı kişilik bozukluğu bireyi öznel yaşantısında zorlayabilecek bir rahatsızlıktır. Eğer bağımlı kişilik bozukluğunun semptomlarını taşıdığınızı düşünüyorsanız İsmer Aile Danışma Merkezi olarak yanınızdayız. Kişilik her yaşta geliştirilebilir. Kendinize güveninizi sağlamayı, kendi başınıza yaşamayı başarabilmeyi, daha anlamlı ilişkiler kurabilmeyi öğrenebilirsiniz.