ÜLKENİN UMUDU GENÇLİK

19 Mayıs 1919 Atatürk, bağımsızlık ve aydınlanma meşalesini yaktığı bugünü “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak Türk gençliğine armağan etmiştir.

Gençlik bir milletin yücelmesinde en önemli faktör, ülkenin en önemli serveti, gücü, umududur. Gençler ,toplum hayatının çoğunluğu ve en önemli yapı taşlarıdırlar. Onların donanımı, eğitim ve öğretimi, milletin huzuru, gelişimi için büyük öneme sahiptir.

Aydınlanma meşalesinin taşıyıcılarını daha iyi yetiştirmeli, problemlerine zamanında müdahale edebilmeli, neyin problem olup olmadığına karar verebilmeliyiz. Karakter ve kişilik gelişimlerine destek olabilmeliyiz. Bu sebepledir ki gençlik dönemini bilmeli ve ona göre hareket etmeliyiz. Gençlerin gerek duydukları bilgileri doğru bir şekilde aile içinden alabilmesi için ebeveynlerin gençlik hakkında bilgilenmeleri gerekir. Çocuğunu tanıdıktan sonra ebeveyn doğru ve anlayışlı şekilde onu bilgilendirecek, gelişimine olumlu katkılar yapabilecektir.

Peki yarınımızı emanet edeceğimiz gençler kimdir?

Genel olarak  “gençlik dönemi” geniş bir yaşam dönemini oluşturur. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 10-19 yaş arasını ergenlik dönemi, 15-24 yaş arasını gençlik dönemi ve 10-24 yaş arasını ise genç insanlar olarak adlandırmakta ve bu yaş gruplarını ergen sağlığı içinde ele almaktadır.

Karakter ve kişilik gelişiminde yaşamın ilk beş yılının öneminin yanında ergenlik döneminin etkisi de bilinen bir gerçektir. Bu yüzdendir ki  ne çocuk ne de erişkin olunamayan, arada kalınmış bir dönemdir. Gencin duygularının, düşüncelerinin, davranışlarının değişmeye başladığı;yoğun ve karmaşık duygular içindeyken birçok şeyi de gözden geçirmeye çalıştığı dönemdir. “Gençlik zor bir dönem, genç olmak ise zor bir iş”tir.

Bu dönemde fizyolojik değişiklikler, soyut düşünce evresine geçerken bilişsel kapasiteyle bütünleşme, aile ve ebeveynden bağımsızlığın artması yönündeki beklentileri başarmak, kendi cinsiyeti ve karşı cinsiyetle sosyal roller geliştirmek, akademik gereklilikleri gerçekleştirmek, meslek seçimi ve plan yapmak, yetişkin rollerine hazırlanmak gibi pek çok stresli durumla karşı karşıyadır. Bunlar yaşam dönemi boyunca ilk kez karşılaştığı ve toplumca ulaşılması beklenen hedeflerdir.

Ruh hali  değişkendir.

Bağımsızlaşma isteği artar.

Beğenilme arzusu artar. Kendini ve çevresini sorgular.

Güvensizlik duygusu ile karamsarlık ve üzüntüler ortaya çıkar.

Genç kimlik arayışındadır:

Ne yetişkin ne çocuktur. Büyüdüğü halde ebeveynlerinin desteğine hala ihtiyacı vardır. Çünkü hayat deneyimi de gücü de yeterli değildir. Kendini sorgulamadan geçirdiği gibi çevresindekileri de değerlendirmektedir.

Ben kimim ? , neyim ?, nasıl bir insan olmalıyım ?, ne şekilde yaşamalıyım? , kim, benim için ne ifade etmektedir ? kendine yönelttiği sorularken; diğerlerinin koyduğu kurallar doğru mu?, öğütleri mantıklı mı?, bunca zamandır bu eksik yönlerini nasıl da görmemişim? Diğerlerine-ebeveynlerine yaptıkları eleştirilerdir.

Diğerleri gibi özgün olma- kendisi olma çabası içindedir. Bu tutarsızlıktan kurtulduğu anda kendi kimliğini bulacaktır.

Genç sorgular ve yargılar:

Artık kendi bakış açısı vardır. Kendi bakış açısıyla yeni ifadelerde bulunmakta, kendi gücüyle ‘hayır’ diyebilmektedir. Tüm bunlar yetişkinlerle çatışmaya sebebiyet verebilmektedir. Çatışmaların olması normaldir, neden olduğunu bilmeniz ise işinizi kolaylaştırır. Sabırla, sevgi, ilgi ve anlayışı devam ettirmek ve  hem anne-babanın  hem de gencin yeni  baştan birbirlerini tanıma çabası içinde olmaları, gerekliliğin ötesinde gerçek bir erdemliliktir.

Ergenlik gelişimsel anlamda zorlu bir dönemdir. Bu dönemde aile ile olan çatışmalar artmaktadır. Bu çatışmalarda aile tutumu da önemli bir değişkendir.

Gençlere nasıl yaklaşılmalıdır?

  • Önünde doğru modeller olmalısınız.
  • Eleştiriden-yargıdan uzak; duygu, düşünceleri dinlenerek anlaşılarak genç olduğu haliyle kabul görülmelidir. Onun büyüdüğünü kabul ettiğinizi ve ona değer verdiğinizi göstermelisiniz.
  • Tepkileri, tutarsızlıkları, endişeleri, çabaları, bedensel-ruhsal değişimi ve gelişimi gençlik dönemi göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir. Aynı fikirde olunmasa bile anlamak üzere kabul edici tutumla dinlenilmelidir.
  • Sorumluluklarda, sınırlarda ne çocuk ne de yetişkin olmadığı hatırlatılmamalı. Fazla baskı, engelleme de yapmamalı, fazla esnek de bırakmamalısınız. Sizden ayrı bir birey olduğunu göz önünde bulundurarak arzularını ifade etmesine izin vermeli ancak yaşına göre belli sınırlar da koymalısınız. Genç sınırın sebebini bilmeli, gerekli görüldüğü yer, zamanlar için esneklik ayarlayabilirsiniz.
  • Gençler aile ve çevre ortamlarındaki olumlu ve sağlıklı iletişimle deneyim kazanırken, toplumsal ve ahlaki değerleri yaşam içinde yaşayarak yerleştireceklerdir.
  • Dönemsel olarak ne kadar bireyleşme, anne-babadan uzaklaşma yönünde olsalar da, ebeveynlerinin sevgisini hala hissetmek isterler. Ona sevginizi göstermek için onun fikirlerine saygı duyabilirsiniz, başarılarını takdir edebilirsiniz- hatalara anlayışlı yaklaşıp çözüme gitmesinde yardımcı olmalısınız.
  • Sevginin yanında, güvene de ihtiyaç duyan gence güvendiğinizi hissettirmelisiniz. Böylece kendine olan güveni de gelişecektir. Aynı zamanda size güvenmesini de sağlamalısınız her sözünüz, davranışınızda doğru-samimi bilgiler vermelisiniz. Dürüst davranmasını beklediğiniz gence dürüst olmalısınız. Adalet duygusunu canlı tutmaya çalışın. Haksızlığa uğratmayın.
  • Onları doğru yönlendirmek için akıl verme ve nasihat yolundan uzak olmalısınız. Yapacağı işi kendi planlamak isteyen gence çözüm önerisi sunabilir, planını dinleyip geliştirmeye çalışabilirsiniz.

Düşünceni anlamak için seni dinleyeceğim.

Sonrasında kendi düşüncelerimi eklemek istiyorum.

Çünkü birlikte bu konuya çözüm bulabileceğimize inanıyorum.

Yukarıda bahsedilen tutumlar dikkate alındığında genç saygı gördüğü iletişimi görmekten, o iletişime girmekten kaçınmayacaktır. Böyle geçirilen bir gençlik dönemi uyum, başarı ve mutlulukla sonuçlanacaktır.

Gençler umut doludur. Evrensel değerlerden haberdar, hoşgörülü, çevresine ve kendisine saygılı, değerleri olan ve değerlerine sadık;  çalışkan, iyiye, doğruya, gelişime inanan bir gençliğe sahip ülkenin geleceği de umut doludur. Onların bilinçli, araştıran, sorgulayan, düşünceye saygılı, özgür düşünceli nesiller olarak yetişmeleri için daha fazla yatırım yapılmalıdır. Gençlere bu dönemdeki edindirilen kazanımlar milletimizin, insanlığın huzur içinde yaşamasına yatırımdır.

Gençler dünyayı anlayabilmeli, gelişmeleri doğru yorumlayabilmelidir ki gerek kendisi için gerek milletimiz için gelişmenin başkahramanı olarak yarınlarımıza ışık tutmalıdırlar. Bunun için çağdaş bir eğitim alabilmeli, daha çok okumalı , bilgiye sahip olmayı öğrenmeli; sahip olduktan sonra güncellemeyi, yenilik ve değişikliklere açık olabilmeyi, bakış açısını genişletmeyi başarabilmeli; insan haklarına, farklı düşüncelere, kültüre, geleneklere saygı duymalı; adaleti, emeği savunmalıdırlar. Burada hepimize düşen görev yarınlarımıza ışık tutacak, Atatürk’ün Türk Cumhuriyetini emanet ettiği gençlere sorumluluk bilinçli, özgür, saygılı, gelişimin anahtarı bireyler olarak yetişmelerini sağlayacak zemin hazırlamaktır.

Millî değerlerin ışığında Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyeti’ni sonsuza dek koruma görevi emanet edilen Türk gençliğinin “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” kutlu olsun!