İLİŞKİNİN YAPI TAŞLARI

Kadın ve erkeğin birbirlerini desteklemesi, mutlu etmesi ve bir aile oluşturması için aşk çok önemli bir itici güç olsa da tek başına bir ilişkinin temelini oluşturamaz. O zemin; bu ilişkiyi sürdürebilmek ve geliştirebilmek için gerekli olan kişilik özellikleri ve becerilerdir. Mutlu bir ilişki için çok özel bazı kişilik özellikleri gereklidir: şefkat, sadakat, kendini adamak, duyarlılık, vericilik, sorumluluk, güvenilirlik gibi. Çiftlerin işbirliği yapması, uzlaşması ve ortak kararlarını sonuna kadar kararlılıkla yerine getirmeye çalışmaları gerekir. Güçlü, kabul edici ve bağışlayıcı olmaları önemlidir. Birbirlerinin eksikliklerine, hatalarına, tuhaflıklarına hoşgörülü olmalıdırlar. Çiftler birbirlerine alışma döneminde bu tür problemlerle sık karşılaşırlar. Bu “erdem”ler zaman içinde gelişip beslendikçe birliktelik de gelişir ve olgunlaşır.

Bireyler genellikle evliliğin dışındaki kişilerarası ilişkilerinde yeterli olsalar da yakın bir ilişkiye girenler arasından çok azı o ilişkiyi geliştirecek olan o temel anlayış ya da teknik becerilerle donanmışlardır. Bir insanı arkadaş ortamında tanımakla onunla aynı ev içinde yaşamak birbirinden oldukça farklıdır. İnsanların evlerinde bir musluk akıntı yapmaya başlayınca akan yeri tamir etmek için genellikle araçları gereçleri vardır, ancak sevgileri akıntı yapmaya başladığında bu akıntıyı nasıl keseceklerine ilişkin fikirleri yoktur. Evlilik ya da birlikte yaşamak hayattaki diğer ilişkilerden farklıdır. İster farklı cinsiyetlerden olsun ister aynı cinsiyetten olsun eğer 2 kişi bir arada yaşamaya başlamışsa kendilerini uzun süreli bir ilişkiye adamışlarsa, birbirlerinden bazı beklentileri oluşur. İlişkinin yoğunluğu, koşulsuz sevgi, sadakat ve desteğe yönelik uzun yılların gizil özlemlerini ateşler. Eşler evlenirken söz verdikleri gibi açıkça ifade ederek ya da davranışlarıyla dolaylı olarak çok derinlerde kök salmış ihtiyaçları gidermeye söz verirler. Eşin yaptığı her şey, her davranışı, söylemi bu arzu ve beklentilerden kaynaklanan anlamlarla yüklenmektedir.

Bu güçlü duygu ve beklentiler karşılıklı derin bağımlılık, birbirlerinin davranışlarına yaptıkları önemli ve sembolik yüklemeler nedeniyle eşler birbirlerini kolayca yanlış anlama eğilimindedirler. Sonuçta bu tür hatalı iletişimlere bağlı çatışmalar oluştuğunda eşler, o çatışmayı çözülmesi gereken bir problem gibi görmek yerine birbirlerini suçlama eğilimi içine girerler. Zorluklar çıkıp yanlış anlaşılmalar biriktikçe bu kez de birbirlerinin sağladığı ve temsil ettiği olumlu şeyleri (onları destekleyen, yaşantılarını zenginleştiren, bir aile kurma işini paylaşan biri olmak vb.) görmezden gelmeye başlarlar. Bir zaman sonra da ilişkilerinden kuşku duymaya, algılarındaki düğümleri ve karmaşıklığı çözme olanaklarına körleşmeye başlayabilirler.

İSMER Aile Danışma Merkezi olarak ilişkiyi sürdürebilmek ve geliştirebilmek için gerekli olan kişilik özellikleri ve becerilerine önem veriyoruz. Yardıma ihtiyaç duyduğunuzda uzman ekibimizle yanınızdayız.