Hayatta her şey bir denge üzerine kurulmuştur. Denge yaşam demektir. Denge bozulduğunda hayat alt üst olur, ruh sağlığımızda bozulmalar başlar. Aile, eş, sevgili, arkadaş ve çocuklarınızla olan ilişkilerinizde denge üzerine kurulu bir yaşam yoksa bir süre sonra bunalmaya ve yorulmaya başlarsınız. Eşitlik denge demek değildir. Hak etmeyene eşit davranmak adaletsizlik olur. Aynı zamanda denge adil olmak üzerine kuruludur. En az zararla en fazla faydayı sağlayan her durumda denge sağlanır. Bu örneklerden yola çıkarak ilişkilerde de birbirinize ve ilişkiye en az zararın verileceği ve en fazla faydanın sağlanacağı bir mesafe belirlemek kısaca dengeyi oluşturmak önemlidir.
Bazen ilişkiler iyi ve güzel gittiğinde bunları artırdığımızda daha iyi olacağını düşünebilirsiniz. Oysa dengeliyken iyi ve güzel giden bir şeyi artırmanız dengeyi bozmanız anlamına gelir. Örneğin; Ona ne kadar çok hediye alırsam, ne kadar çok arayıp sorarsam, onun için ne kadar fazla şey yaparsam beni daha fazla sever sanabilirsiniz. İlişkiler tıpkı bir terazinin iki kefesi gibidir. Yapılan fedakarlıkların ve ilişki için verilen emeklerin karşılıklı olması önemlidir. Bir taraf aşırılığa kaçması diğer tarafı uzaklaştırır. İlişkilerde yüzde yüz eşitlik yoktur ve bir insana hak etmediği müddetçe değer vermek o insanı nankörleştirir. Başta kendimiz olmak üzere karşımızdakine ve ilişkiye de zarar vermeye başlarız.
Her şeyin aşırı varlığı veya eksikliği zarardır. Bunu bir çiçeğe su vermek gibi düşünün, hiç su vermemek ya da çok fazla su vermek ikisi de öldürür. Partnerinizle hiç ilgilenmeyerek ya da çok fazla ilgilenip aşırıya kaçtıkça ona ve ilişkinize zarar vermiş olursunuz. İlişkinizde aşırıya kaçtıkça onu öldürürsünüz. Bir süre sonra ona bağımlı ve onsuz mutlu olamayacağım düşüncesine kapılabilirsiniz. Böyle zamanlarda kendinizi biraz geri çekin ve tarafsız olarak ilişkinizi değerlendirmeye çalışın. İlişkinin tamamen içindeyken eksi taraflarını görmeniz çok zordur. Karşınızdaki insana seni seviyorum deme fırsatı tanıyın, o da sizi mutlu etmek için bir şeyler yapsın. Ancak bu şekilde teraziyi dengede tutmayı başarabilirsiniz. Çoğu mutsuz birlikteliklerde çiftler ilişkilerindeki dengeyi kaybetmişlerdir. Bir taraf aşırı düşkünleşmiş diğeri de uzaklaşmıştır. Üsteleyen taraf da hırs, tutku, sahip olma isteğine dönüşürken karşı tarafda umursamazlık ve acımasızlığa dönüşmeye başlar. Düşkün olan kaybetme korkusu yaşar ve bu korkuyla gittikçe ilgisi artar. İlgi bekledikçe ilgisini artırır. Sevgi bekledikçe tavizler vermeye başlar. İstediğini elde edemeyince de kavga etmeye yönelir. Diğeri de gittikçe uzaklaşır. Düşkün olan gittikçe bencilleşirken diğer taraf da zalimleşmeye başlar. Aşırı ilgi gösteren taraf sürekli ağlayıp şikayetler edip kaybetme korkusunu aşk ile karıştırır ve karşı tarafı vurdumduymazlıkla suçlar. Onsuz olmayacağını düşünürken ona daha fazla sarılır ve karşısındaki insanı boğmaya başlar. Bu aşamada artık sevgiden söz etmek mümkün değildir. Gerçek sevgide denge vardır. Gerçek sevgide bağımlılık değil sağlıklı bağlanma vardır. İlişkiler; samimiyet, bağlılık ve tutku üçgeninde birleşir. İdeal ilişkiye ulaşmanızı sağlayan bu üçünün birleşimidir.
İlişkinizde dengeyi bulamadığınızda ve aşılamayan problemlerinizde aile ve çift danışmanlığı almayı ihmal etmeyin. İSMER Aile Danışma Merkezi olarak partnerinizle yaşadığınız problemlerinizde aile ve çift danışmanlığı yapan uzman kadromuzla birlikte yanınızdayız.