İlişki bağımlılığı; bireyin kendini gerçekleştirmek, içindeki var olan boşluğu doldurmak yani hayatta kalabilmek için kendini diğerinin varlığına ihtiyaç halinde hissetme halidir. Kişi hayatta kalabilmek için bağımlı olduğu kişiye yönelik bir hassasiyet geliştirir ve onun beklentilerini kendinden öne koyarak kendine zarar veren bir ilişki içinde var olmaya çalışır.
“Onsuz bir şey yapamam”
“Onsuz bir hayat dünyanın sonu gibi”
“O olmazsa ben ne yaparım?’”
Bu cümleler ilişkinin temelindeki bağlılıktan çok bir bağımlılığın işaretidir. İlişkide var olan bağımlılık sağlıksız olup, hem bağımlı olan kişiye hem de bağımlı olunan kişiye zarar verir. Bağlılıkta karşılıklı sevgi, şefkat, kabul,istek varken bağımlılık bir başkasının mutluluğuna, isteğine, yardımına bağlı olma halidir. Bağımlı olan taraf kaygılı ve depresif olurken, bağımlı olunan kişi de üzerinde bir baskı hisseder.
Peki ilişkilerde bağımlılığın kökeni nereye dayanır? Gelin beraber ilişkilerde bağımlılığın temel noktasına bakalım.
İlişkilerde Bağlanmaya Bakış Açısı
Dünyaya yeni gelen bebek bağlanacak ve iletişime geçecek birini arar. Bu kişi de ona bakım veren kişi yani annesidir. Henüz becerilerinin yeterli derecede gelişmemiş olmasından dolayı bebeğin, kendisine bakım veren kişiye bağımlı olduğu görülür, bu bağımlılık sürecinde bakım verenle kurduğu birebir ilişki ise, onun zihinsel ve duygusal gelişimi için son derece önemlidir.
Bu ilişkinin daha derinlemesine incelenmesi ve hem çocuklarda, hem de yetişkinlerde görülen bağlantının kurulmasında temel aşama ise Bowlby Bağlanma Kuramı’na göre anne ve çocuk arasında kurulan güvenli bir bağlanma ilişkisi çocuğa sağlıklı psikolojik gelişim olanağı sağlar.
Bağlanma süreciyle ilgilenen pek çok kuramcı , kişinin erişkin hayatında diğer insanlarla kuracağı ilişkilerin niteliğini ve insanlardan beklentilerini belirleyenin, bu kişinin yaşamının erken dönemlerinde annesiyle kurduğu bağlanma ilişkisi olduğu kabul eder.
Kişinin ilerideki ilişki biçimlerinin belirlenmesinde yaşamın ilk günlerinde kurulan bağlanma örüntüsünün etkisi tartışılmaz bir gerçektir. Yaşamın ilk aylarından itibaren şekillenen bağlanma ilerideki sevgi ilişkilerini belirlemede etkendir. Bağlanma, sadece bebeklik dönemini değil, erken çocukluk, geç çocukluk, ergenlik ve erişkinlik dönemlerini de etkilemektedir. Karşı cinsiyetle olan ilişkileri ve eş seçimini de etkilemektedir.
İlişkilerde Bağımlılık ve Bağlılık
İlişkilerde bağlı olmak ile bağımlı olmak arasında büyük fark vardır. İlişkide bağlılık, kişilerin birey olarak ayrı ayrı var olabildikleri, kendi yaşamları ile ilişkilerini dengeli bir şekilde bir arada sürdürebilme halidir. İlişkilerde bağımlılık söz konusu olduğunda ise, kişilerden biri (bağımlı olan kişi) kendi yaşantısını neredeyse yok sayarak, karşısındaki kişi ile yaşadığı ilişkiye odaklanır ve ilişkinin dengesi kaybolur.
İlişkisine bağımlı olan kişinin özellikleri:
Eşi/sevgilisi olmadan tek başına, kendini çok güçsüz ve çaresiz hisseder. Kendisini güçlü kılanın karşısındaki kişi olduğuna inanır.
Bağımlı kişiler için mutluluk, ilişkinin iyi gitmesine bağlıdır.
İlişkideki en ufak tartışmalar ya da anlaşmazlıklar kişinin yoğun bir üzüntü hissetmesine neden olur.
Ayrılık düşüncesi kişide yoğun bir mutsuzluk ve kaygı yaratır.
İlişkide her şeyin her koşulda iyi gitmesini bekleyen kişi, sık sık hayal kırıklığına uğrar.
Her daim ilginin üzerinde olmasını ister.
Kişi aldığı gündelik kararlarda bile tek başına emin olamaz.
Karşılaştığı zorluklar karşısında kendini güçsüz hisseder.
Kendi öz değeri partneri tarafından onaylanmaya bağlıdır.
Partneri ile her zaman bir arada olma ihtiyacı duyar.
Tek başına karar vermekte zorlanır. Karar verebilmek için karşısındakinin fikrine ya da onayına ihtiyaç duyar.
Terk edilme korkusu ile kendinden ödün verecek şekilde davranabilir.
Yalnız kalmaktan yoğun bir korku duyarlar.
Bu ilişkinin içinde bulunmanın verdiği tüm zararlara rağmen ilişkiye devam ederler.
İlişkisini bağımlı bir şekilde sürdüren kişinin özgüveninin güçlendirilmesi oldukça önemlidir. Özgüveni geliştirmek için çalışmak ve güçlü tarafları fark etmek gerekir. Bu kişinin kendini unutmadan sağlıklı bir şekilde ilişkisini yürütebilmesini sağlar. Bu da kişinin öz değerini, saygınlığını ve bireyin kendini kabulünü sağlayacak olan psikolojik destek ile mümkündür.
Unutmayın ilişkiler iki kişi arasında kurulur. Kendinizi yok saydığınız ve ihmal ettiğiniz bir ilişki, ilişki değil esaret olur. Bu yüzden kişinin kendini fark etmesi, tanıması ve yeniden ortaya çıkarması gerekir ki sağlıklı ilişkiler kurabilsin. İsmer Aile Danışma Merkezi olarak ilişkilerinizi de duygularınızı da özgürce yaşayabilmenizi diliyoruz.