ÇOCUKLUK YAŞANTILARI VE YETİŞKİNLİK

İnsanın erken çocukluk dönemlerinde oluşan kişilik özellikleri daha sonra yetişkinlikte sahip olacağı kişilik yapısını belirler.  Hepimizin kişilik özellikleri kullandığımız başa çıkma yolları, savunma mekanizmaları kendimize özgüdür. Başa çıkamadığımız travmalarda, stres durumlarında vereceğimiz tepkiler farklıdır. Psikoseksüel gelişim dönemindeki saplantılar ve çoğunlukla kullandığınız savunma mekanizmaları farklıdır. Bu da farklı tepkilere, belirtilere, bozukluklara zemin hazırlar. Örneğin anal dönem(1,5-3 yaş) fiksasyonu (saplantı) olan ve reaksiyon formasyon mekanizmasını yoğun olarak kullanan mükemmeliyetçi, aşırı tertipli, düzenli, titiz, takıntılı düşünceleri ve ritüelleri olan, aşırı vicdanlı, sistemli birini düşünelim. Başa çıkamadığı, tolere edemediği, onun kaygı düzeyini artıran bir durumda gelişecek bozukluk ‘obsesif kompulsif bozukluk’tur. Psikozlarda (düşünce ve duygunun ağır oranda bozulduğu zihin durumu)  bile kalıtımsal olarak getirdiğimiz biyokimyasal nedenlerle dünyayı ve kendimizi yönetemeyince kişilik parçalanmasıyla ağır bir hastalık tablosu ortaya çıkabilir. Yani kişilik özellikleriniz neyse bununla uyumlu kişilik yapısı ve belirtileri ortaya çıkmaktadır.

Çocuğun kendine yönelik bakış açısı her şeyden önce çevresindeki diğer insanların ona gösterdiği tepkilerle şekillenir. Çocuk bunu yalnızca öğrenme yoluyla değil, özellikle fark ederek kavrar. Her evde çocuk içeri girerken hoş geldin diyen ya da demeyen bir ortam vardır. Annesinin onu sevdiğini emzirirken beden dilinden, eve üstü başı kirli gelince temizlenmesine, bir yeri incindiğinde ağladığı zaman gösterilen özene ve yaşadığı endişeye kadar sayılamayacak kadar çok deneyimle öğrenir. Bu deneyimler sayısız denecek kadar çok yaşanır, biriktirilir ve çocuğun kendisini nasıl algılayacağını ortaya çıkarır.

Sağlıklı kişilik yeterli kişisel kimlik algısını geliştirmektir. Kişi aidiyet ve toplumsallık ihtiyacıyla kendisini çevresindeki modellerden etkilenerek şekillendirirken bireyselliğini de korur. Kendilik imajı aynı cinsiyetteki kişilerle özdeşleşerek kadınlığını ya da erkekliğini kabullenmesini sağlar. Bunların biz farkında olmadan geliştiğini bilsek de ergenlik dönemindeki özdeşleşmelerin çoğu farkındalık içinde gerçekleşir. Zihinsel gelişim olarak soyut işlemler dönemini yaşayan genç bir filtre sistemine sahiptir. Ergen kendisine uyan özellikleri bünyesine alırken uymayanları almaz. Oysa erken çocukluk döneminde kişi bu filtre sistemine sahip değildir ve çevresindeki her şeyi ayırt etmeden, üzerine düşünmeden bünyesine alır. Zihinsel gelişim dönem özelliği açısından yeterli olmaması nedeniyle bu filtreye sahip olması mümkün değildir.

Davranış bozukluklarında erken çocukluk dönemini algılarının önemi büyüktür. Çocukluğunda annesi tarafında geri zekalı denen bir çocuk geri zekalı olmadığını nasıl gösterebilir ki? Hayatındaki en önemli kişi ona geri zekalı olduğunu söylüyorsa bunun tersi olamaz. Kendisini bu şekilde kabul eder, algılar ve ona göre davranır. Bu algıyı sonradan değiştirebilmek zordur. Ergenlik döneminde kurtarılma fırsatı daha yüksektir. Çocuklarınıza nasıl hitap ederseniz onların kendileri hakkında nasıl düşündüğünü etkilersiniz. Ebeveynler çocukların düşünce içeriklerini belirler siz farkında olmadan çocuklar her şeyi duyar ve içinde muhafaza eder. Eğer etrafınızdakiler sizi kabullenirse sizin de kendinizi onaylamanız ve kabullenmeniz kolay olur.

Anne baba olmak güzellikleriyle ve aynı zamanda sorumluluklarıyla bilinir. Sizler çocuklarınızın geleceğinde etkin rol oynayan insanlarsınız. Geçmişte ya da günümüzde çocuğunuzla ilgili yaşanan sıkıntıları atlamadığınızı düşünüyorsanız İSMER Aile Danışma Merkezi olarak sorunu anlamak, fark ettirmek ve size yardımcı olmak adına yanınızdayız.