ÇOCUKLARDA UYUM ve DAVRANIŞ SORUNLARI

Gelişim basamakları boyunca çocukların karşılaştığı sorunlar çok fazla ve çeşitlidir. Gelişim basamaklarında karşılaşılan sorunlar olağan ve geçicidir, fakat çocuk bu dönemlerinde çevresindeki yetişkinlerin, anne babanın yanlış tutumlarına maruz kalırsa veya sorunlarını çözerken engellemelerle karşılaşırsa, dönemsel yani olağan diye nitelenen bu sorunların çözümü yeni gelişim dönemlerine ve çocuğun ileriki yaşlarına ertelenir. Bunlara tepki olarak çocukta duygusal düzeyde bozukluklar görülebilir ve olağan sorunlar büyür. Bu sorunlara genel olarak “davranış bozuklukları” adı verilmektedir. Davranış bozukluğu; bireyi, aileyi olumsuz yönde etkileyen, diğer insanların temel haklarının çiğnendiği yaşa uygun toplumsal kuralların hiçe sayıldığı davranışlardan oluşan bir durumdur.

Hem çocuk hem de çevresindekiler için rahatsız edici ve zaman zaman da tehlikeli olan bu davranışlar çocuğun sosyal uyumunu olumsuz etkiler. Davranış problemleri ruhsal ve bedensel nedenlere bağlı olarak çocuğun iç çatışmalarını davranışlarına aktarması sonucu ortaya çıkar. Bu nedenle çocuk çevresiyle gerilimli ve çatışma içeren bir ilişki içine girer.

UYUM VE DAVRANIŞ SORUNLARI

Tırnak yeme

Zorbalık

Otoriteye Başkaldırma

Gerilim

Çalma Davranışı

Okul Devamsızlığı

Aşırı utangaç, korkak, endişeli ve şüpheci tavırlar sergileme vb. şekillerde gözlemlenmektedir.

Davranış bozukluğu süresi, şiddeti, sıklığı ve çocuğun içinde bulunduğu gelişim dönemine uygun olup olması ile normalden sapma gösteren her türlü duruma denir ani bir davranışa davranış bozukluğu diyebilmemiz için gelişim dönemine özgü davranışların dışında olmalı.

Diğer kriterler;

1-Yaşa uygunluk: Her gelişim döneminin kendine özgü davranışları vardır.

Örneğin; 3-5 yaş çocuğundan beklenilen davranışın 11-12 yaşındaki bir çocukta görülmesi normal değildir.

2-Yoğunluk: Davranışın fazlalaşması veya derecesinin artması bir sorundur.

3-Süreklilik: Belirli davranışın ısrarla ve art arda devam etmesidir.

4-Cinsel rol beklentileri: Erkeklerden daha çok beklenilen davranışların kızlar tarafından gösterilmesidir.

 

Çocuklardaki problem davranışların nedenlerini belirleyen etmenler biyolojik, aileye ve okula ilişkin etmenler olmak üzere üç grupta incelenebilir.

Okula İlişkin Etmenler: Okul ortamındaki etkileşimin niteliği çocuğun davranışını etkileyecektir. Eğer çocuğun öğrenmeye ilişkin ve sosyal yetenekleri yeterli düzeyde değilse, büyük bir olasılıkla akranlarından ve öğretmeninden olumsuz tepki alacaktır. Böyle bir başlangıç hem ileriki okul yaşamı hem de sosyal ilişkileri yönünden oldukça tehlikelidir. Bunun yanında öğretmenin aşırı eleştirici, kuralcı, kıyaslayıcı tutumu ve notu bir baskı aracı olarak kullanması bazı problem davranışlara neden olabilir ya da mevcut problem davranışları artırabilir

Biyolojik etmenler: Biyolojik etmenler sonuçtan çok eğilimi oluşturmaktadır. Her çocuk biyolojik olarak bazı tür davranışlara eğilimli kılınmıştır. Sonrasında deneyim ve yaşantısıyla şekillenecektir.

Aileye İlişkin Etmenler: Baskıcı, aşırı disiplinli ve aşırı koruyucu aile tutumları da uyum ve davranış bozukluklarına yol açar.

-Çocuğa gerekli sevgi ve ilgi gösterilmediğinde ya da yeterli zaman ayrılmadığında dikkat çekmek için davranış bozukluklarına yönelir.

-Ebeveynlere karşı güç kazanma isteği olabilir.

-Özellikle dayak yiyen, sevgi verilmeyen çocuk ana-babasından intikam almak ister aşırı otoriter ve baskıcı tutum, katı disiplin ana-babaya karşı öfke ve nefret duygularının gelişmesine ve buna paralel olarak başkaldırıcı bir bireyin oluşmasına neden olur.

– Çocuğun kendine güvensiz olması davranış bozukluklarına neden olur. Anne-babanın aşırı koruyucu, hoşgörülü tutumu, gerektiğinden fazla özen gösterilmesi fazla kontrol anlamına gelir. Sonuçta çocuk diğer kimselere aşırı bağımlı, kendine güveni olmayan, duygusal olarak çabuk kırılan bir kişi olur. Bu durum çocuğun kendi kendisine yetmesine olanak vermez ve davranış bozukluklarına neden olur.

 

Bu davranış bozuklukları;

  • Hem davranış problemi olan çocuğun hem de diğer çocukların öğrenmesini ve gelişimini olumsuz etkiler.
  • Çocuğun, diğer çocukların ve hatta yetişkinlerin güvenliğini tehdit eder ve zarar vericidir.
  • Öğretmenlerin öğretme yeteneğini ve tüm çocukların öğrenme fırsatlarını engeller.
  • Çocukların daha sonraki yıllarda sosyal sorunlar yaşama ve okul başarısızlığı konusunda yüksek risk altındadır.

 

Neler yapılabilir;

Uyum ve davranış bozukluğu geliştiren çocukların ebeveyn yanlış tutumları şöyle özetlenebilir:

Aslında çocuklar rahatsız oldukları bir durumu anne ve babasına anlatmak için ‘beni dinleyin’ demek istemektedir. Fakat aileler bu durumda karşı karşıya kalınca çocuğunun dediğini anlamaya çalışmak yerine sorunu çözmek adına çeşitli ceza yöntemlerine hatta şiddete bile başvurabilirler. Küçük düşürücü, aşağılayıcı ve suçlayıcı tutumlara girerler. Ailelerin cezadan, suçlayıcı tavır ve baskıcı tutumlardan uzak durmaları gerekir. Bu tip tutumlar sorunu artırmaktan başka bir işe yaramaz.

Çocuğun kendine güvenli, sağlıklı bir kişilik geliştirilmesi için, güven veren, anlayışlı, sevgi dolu olumlu bir destekleyici ebeveyn modeli ve çevre gereklidir. Bu destekleyici ebeveyn modeli ve çevreyi bulamayan çocuk, kendine güvensiz olur, kimsenin kendisini sevmediğini düşünerek, çevresindekilere kuşkuyla bakar, karmaşık duygu ve çelişkiler içinde bunalıma girer.

Bu nedenle çocuklardaki davranış bozukluklarının çözümlenmesi için ilk yapılması gereken şey anlık işe yarıyormuş hissi veren görmezden gelme, tartışma ve şiddetten kaçınma olmalıdır.

Bu nedenle çocuğun

  • Olumlu noktaları keşfedilmeli ve olumsuz davranışlarını azaltmasının yolları aranmalıdır.
  • Bir çocuk anne-babadan gördüğü ve öğrendiği davranışları uygular. Ebeveynlerin çocuklarına model olmayı unutmaması gerekir.
  • Azarlamak, bağırmak, vurmak, susturmak, tutarsız davranmak çocuğa saygısızlığın göstergesidir. Her ana-baba çocuklarına saygı göstermeyi öğrenmelidir. Her çocuk ayrı bir birey olarak ele alınıp, fikirleri sorulmalı ve fikirlerine saygı gösterilmelidir.
  • Çocukla ilgilenmek, zaman ayırmak gerekir. Birlikte geçirilecek zaman nicelik değil, nitelik olarak önemlidir. Birlikte çocuğun hoşlanacağı faaliyetler yapılabilir.
  • Çocuğun kendine güvenmesini istiyorsa önce anne-baba çocuğa güvenmelidir. Çocuğun çabasını övmeli ve yüreklendirmelidir. Cesaretlendirme çocuğun kendini değerli algılayabilmesi için çok önemlidir, cesaretlendirme çocuğu olduğu gibi kabul edip, kendi olduğu için değer vermedir.
  • Çocuğun kendini güvenli hissedebilmesi için, en azından sevildiğini bilmesi ve sevmesi gerekir.
  • Diğer çocuklarla kıyaslanmamalı, yaşına ve özelliklerine uygun beklentiler oluşturulmalıdır.
  • Yani koşullar her ne olursa olsun anne baba tarafından kabul edildiğini ve sevildiğini hissetmelidir. Hiçbir zaman ceza ya da şiddet kullanılmamalı. Davranışıyla ilgili olay anında değil sakinken konuşulmalıdır.
  • Çocuğa yaşına uygun sorumluluk vererek başarma duygusu yaşatılmalı, anne baba çocuğa olumlu rol model olmalı.
  • Olumsuz davranışlar gösterildiğinde değil, bu davranışlar gösterilmediğinde ilgilenilmelidir aksi takdirde bu davranışların pekişmesine sebep olur.
  • Çocukların anne babalar için basit, önemsiz konuları paylaşmalarına müsaade edilmelidir ki, anne babayla rahat bir şekilde konuşabileceği algısı oluşsun. Önemsiz şeyleri bile konuşamadığı anne ve babasıyla önemli konuları, duygu ve düşüncelerini anlatması çok zor olur.

Ebeveynlik de bir beceri gerektirir ve yaşadıkça öğrenilir. Zamana ve emeğe ihtiyaç duyar. İSMER Aile Danışma Merkezi olarak yaşam boyu sürecek ebeveynlik serüveninizde yanınızda olmaktan mutluluk duyarız.