Korku bir tehdite karşı organizmanın cevabıdır. Birçok çocuk küçük yaşlardan itibaren çeşitli korkuların esiri olmaktadır. Korku hem kaçınılmaz hem de temel bir duygudur. Tehlikeler karşısında kendini koruyabilmesi için de bir miktar korku şarttır. Zamanla korku işlevsellik sınırını aşarak çocuğu sınırlayan bir etmen haline gelebilir. Çocuk sadece dış tehlikeleri algılamak yerine bu korkuları kendi içinde büyütüyorsa korkuların üzerine endişe eklenir.
İnsan 2 tip korkuyla doğar. Bunlar düşme (desteğini kaybetme) ve yüksek ses (gürültü) korkusudur. Bu korkular öğrenilmemiş ve doğuştan gelen korkulardır. Diğer olan korkuların çoğu ise öğrenilme yoluyla edinilir.
Çocukların duygusal gelişimleri sırasında ortaya çıkan korkular ebeveynlerin doğru tutumlarıyla yönlendirilebilir. Onların korkularını küçümsemek ya da alay etmek yerine bunu aşmaları için yardımcı olmanız gerekir. Çocuğunuzun bir yetişkin gibi onu ciddiyetle dinlemenize ve anlaşıldığını hissetmesine ihtiyacı vardır.
Her yaşın kendine özgü korkuları vardır ve çok normaldir. (Karanlıktan korkma, yalnız kalmaktan korkma vs.) Korkuları etkileyen faktörler arasında zeka, yaş, cinsiyet, kişilik yapısı ve çevresel koşullar vardır. Korkular en çok 2-5 yaş aralığında görülür. Bu yaş aralığında genellikle karanlık, böcek, köpek, gök gürültüsü, tek kalma, hayali varlıklardan korkma görülür. Özellikle çocukların hayal dünyası 3-4 yaşlarında çok aktiftir. Bu yüzden televizyondan ya da internetten gördüğü ya da okunan masallardan etkilenme düzeyi de oldukça yüksektir. Gelişim dönemine uygun yayınlar izlemesi ve kitaplar okunması da bu açıdan çok önemlidir.
Yaş ilerledikçe korkular daha gerçekçi olmaya başlar. 7-13 yaş aralığında sosyal yaşam ve akademik duruma ilişkin korkular ortaya çıkar. Derslerde yeterince başarılı olamama, arkadaş ortamı oluşturma ya da dışlanma kaygısı, sevilmeme korkuları yaygın olarak görülür. Bu korkular 11-12 yaş civarında etkisini yavaş yavaş yitirmeye başlar. 11 yaş döneminde çocukların somut düşünme evresinden soyut düşünme evresine geçmesinin de bunda etkisi vardır. Bunların yanı sıra çocuğun başından geçen olumsuz bir olay da korkuların oluşmasına sebep olabilir. Çocuklar modelleme yoluyla öğrendikleri için model aldığı birisinin bir objeden korkması da öğrenilebilir. Örneğin fareden korkan ve tiksinen bir anne çocuğunun yanında bu durumu belirtirse çocuğun zihninde fare nötr olan bir canlıyken negatif hale gelerek korku duymaya başlar.
Çocuklarda korkuya duyarlılığını artmasının nedenleri
Zayıflık ve sakatlık (Hastalana ve kazaya uğrayan çocuklar bu durumu kendisine verilen bir ceza olarak algılayıp daha çok korkabilir.)
Küçümsenme ve değersizlik hissi (Hataları sürekli yüzüne vurulan ve ulaşamayacağı standartlarda yapması istenen şeyler daha fazla korku oluşturur ve çocuğun güven duygusunu zayıflatır.)
Model olma (Büyüklerin kendi korkuları ile çocukta korku oluşturması)
Anne ve Babalara Tavsiyeler
Yaş dönemlerine özgü olan korkular ebeveynler tarafından desteklenmediği sürece kendiliğinden geçer.
İlk olarak anne ve babalar korkuları eleştirmeden yanında olduğunu hissettirmelidir. Korkunun altında yatan sebepleri anlamaya çalışmalıdır. ‘Korkulacak bir şey yok, sen bebek misin? Böyle saçma korku mu olur?’ gibi cümleler çocuğun korkusunu derinleştirecek ve içine kapanmasına sebep olacaktır. Bunun yerine ‘Yanındayım, korkularının olması çok normal hadi bana anlat birlikte çözelim’ diyerek başlayabilirsiniz. Kendi çocukluğunuzdan örnek vererek benim de şu şeklide bir korkum vardı bunu düşünerek ve yaparak atlatmıştım gibi örnekler vererek çocuğunuza rol model olabilirsiniz.
Çocuğunuzun korkularını bir resme dökmesini isteyerek soyut düşüncelerin somut hale gelmesini sağlayarak onları kontrol etme gücü olduğunu gösterebilirsiniz. ‘Korkuların resme döktüğün kadar ve sen onları kontrol edebilirsin istersen sana ben de yardımcı olabilirim. Sana bu konuda nasıl yardımcı olabilirim? diyerek onun fikrini alabilirsiniz. Burada çocuğunuzun istekleri bireyselliğini kısıtlayıcı ve size bağlılığını artıracak türden şeylerse (birlikte uyumak gibi) daha işlevsel çözüm yolları önerin. (Odanın kapısı açık kalabilir bana seslendiğinde duyabilirim gibi)
Karanlık korkusu olan çocuğunuzu zorla karanlıkta yatırmak yerine onunla beraber bir süre karanlıkta vakit geçirerek ya da birlikte alacağınız küçük bir gece lambası daha iyi bir yöntem olacaktır.
Hayvanlardan korkan bir çocuğu direkt onlarla karşı karşıya getirmek ya da onlardan tamamen sakınmak doğru bir davranış değildir. Bunun yerine çocukların modelleyerek öğrendikleri göz önüne alınarak çocuğun yanında korkulan hayvan sevilmeli, çocuk bu hayvan ile oynayan diğer çocukların yanına götürülmelidir. Çocuğunuz daha küçük yaştaysa hayvanlar ile ilgili çeşitli masallar, hikayeler okunmalı animasyon filmler izletilmelidir.
Çocuğunuzun korkularını sunulan yöntemlerle atlatamadığını görüyorsanız bir uzmana başvurmanızda fayda var. Özellikle 7-13 yaş aralığında sosyal yaşam ve akademik kaygı döneminde korkuların derinleşerek çıkılmaz bir duruma gelmeden çözümlenmesi için İSMER Aile Danışma Merkezi olarak yanınızdayız.