ÇOCUKLARDA KAYIP ve YAS

Ölüm kaçınılmaz son, kabullenmesi zor, acı ve stres dolu bir yaşam olayı. Sonrasında büyük, küçük herkesi yasa götüren bir süreç. Ölen kişi için biyolojik varlık son bulurken, geride kalan yakınları için yas, matem ve elem gibi birçok farklı düşünce ya da duyguyu beraberinde getirmektedir. Çocuklar da büyükler gibi çeşitli türden kayıplar yaşayabilirler. Anneleri, babaları, kardeşleri ölebilir ya da boşanma, bakım evine yerleştirilme, evlat edinme gibi nedenler ile sevdikleri kişilerle ilişkilerini yitirebilirler. Çocuklar bu tür kayıpları bir arkadaşları hastalandığında ya da öldüğünde veya sevdikleri kişiler uzak bir yere taşındıklarında da yaşarlar. Bütün bu kayıplar, çocuklarda yas tepkisinin ortaya çıkmasıyla sonuçlanabilir. Özellikle ebeveyn kaybı çocuk ve ergenler için en stresli yaşam olaylarından biri olarak kabul edilmektedir.
Yasın görünümü ve sonuçları, çocuğun ölüm anında ölümle ilgili kavramlarının gelişimine bağlıdır. kayıp yaşayan çocuklarda kaygı, suçluluk, öfke, canlı anılar, uyku güçlükleri, konuşma bozuklukları, okul başarısında düşmeler, fiziksel rahatsızlıklar, özlem, üzüntü görülen en sık yas tepkileri arasındadır. Bazı çocuklarda içe kapanma, yetişkine bağımlılık, yalnız kalamama ya da yaşından daha küçük davranışlar gösterme gibi sorunlar görülebilmektedir.
.
24-30 ay: ölümle ilgili fikirleri çok belirsizdir. Çoğunlukla ayrılığa verilen duygusal tepkiler verilir. Kaybettiği bakım verenini arama davranışı, ağlama, diğer kişiler tarafından rahatlatılmayı reddetme, kayıtsızlık, uyuşukluk, huzursuzluk, sinirlilik, içe çekilme, eskiden zevk aldığı oyun aktivitelerine isteksizlik, yeme ve uyku sorunları..
3-6 yaş: Yaşam işlevlerinin durabildiğini anlayabilirler ama ölümü yaşamın bir başka şekli olarak algılarlar. Ölümün sebep sonuç ilişkisi yeterince anlaşılamaz. Ölüm geçici ve geri dönüşümlü olarak algılanır. Ölen kişinin ne zaman geleceğini sorabilirler.
OKUL öncesi dönemde tepkiler; Okul öncesi dönemde konuşma bozukluğu, değişen yeme örüntüleri, uyku değişiklikleri, tuvalet alışkanlığında değişiklikler yaygındır. Küçük çocuklar duyguları kalıcı sürdürememekte, beklenmedik anlarda taşma şeklinde duygusal tepkiler vermektedir.
6-12 yaş: Bazı insanların öldüğünü bilirler. Ölümün bütün vücut fonksiyonlarının durması anlamına geldiğini giderek daha iyi anlayarak ölümün geri döndürülemeyen bir süreç olduğunu algılamaya başlarlar. Bazı ritüeller geliştirerek üzüntüden kaçınmaya çalışırlar. Bazen ebeveyn varmış gibi hissedilebilir. Bir danışman, arkadaş, taraftar ve savunucu olarak ebeveynin yası tutulur. Ölen kimsenin geri gelmeyeceğini düşünebilirler ve bu gerçekle yüzleşmek onlara çok daha korkutucu geldiği için endişeli olabilirler. Ölümü sorgulamaya, kendi suçlarının olup olmadığına dair sorgulama içinde olabilirler.
İLKOKUL çağı dönemi; depresif belirtileri erişkinlere benzer şekilde. okul başarısında azalma vardır ve yaşıtlarıyla sorunlar yaşar. Kızlarda depresif bulgular daha belirgindir ve uyku sorunları daha sık görülür. Erkek çocuklarda ise daha çok dışa vurum bulguları görülür.
12-18 yaş: Ölüm kavramı daha soyut hale gelir. Ölüm algısı yetişkinlere benzer şekilde ölüm kavramı geliştirirler, kendilerinin de öleceğini bilirler. Ölümün geri döndürülemez olduğunu ve herkesin başına geldiğini anlarlar. Tepkileri umursamamak ya da aşırı üzüntü, suçluluk, öfke, odaklanamama, günlük faaliyetlere ilginin azalması vb. değişkenlik gösterir. Gelecekteki bağımsızlıkla baş edemeyeceğinden korkarlar. Ebeveynin kendisi için düşlediklerini yerine getirmeye çalışırlar. Bazı gençler ise çok sorumlu hissederek anne/baba rolünü üstlenmek isteyebilir.
ERGENLİK döneminde; genelde depresif bulgular görülür ve major depresyon ile öz kıyım girişimi daha sık ortaya çıkar. Daha az olgun bir düzeye gerileme görülebilir.
Yetişkinlerde daha açık şekilde görülmekle birlikte çocuklarda da yas süreci inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme evrelerinden oluşur.
Anne babaların çocuklarının bu dönemi daha az hasarla atlatabilmeleri, hatta bu yaşantıdan bazı olumlu yaşam becerileri geliştirebilmeleri için neler yapabilecekleri konusunda:
• Ölüm haberini söylemeyi geciktirmeyin. Çocuklar neler olduğunu anlamak isterler aksi takdirde yas süreci ötelenir ve sıkıntılar ortaya çıkar.
• Çocuğunuza ne olduğunu düşündüğünü sorarak başlayın. Ölümü çocuğunuzun yaşına ve anlama yeteneğine uygun olarak anlatın.
• Çocukla ölüm hakkında genelde yaşayan ebeveyn konuşur. Bu olmadığı zaman ise, çocuk acı haberi sığınacağı ve dayanacağı bir kimseden duymalıdır.
• Çocuğa soru sorabileceği, duygularını ve düşüncelerini paylaşabileceği sıcak bir konuşma ortamının yaratılması çok önemlidir ve açıklamayı yapan erişkinin de kendi üzüntüsünden söz etmesi uygun olur.
• Ölümün yaşamın sonu olduğu ve ölen birinin hiçbir şekilde geri dönmeyeceği çocuğa uygun bir dille anlatılmalıdır. Çocukların sordukları sorunun ardında yatan endişeyi sezmeye duyarlı olabilmek de önemlidir.
• Yavaş konuşun, arada duraklayın. Çocukların anlamaları ve kendi duygularınızı da yönetmek için onlara zaman tanıyın.
• Olmamış gibi davranmayı çok sık kullanan çocuk üzgün görülmediği için suçlanmamalı ya da eğlendirmeye çalışılmamalıdır, sabırlı olun. Bağırdıklarında ve inkâr ettiklerinde sakinliğinizi koruyun, üzücü olsa da olayın gerçek olduğunu ve onun suçu olmadığını vurgulayın.
• 6 yaş öncesi dini açıklamaları, çocuk genellikle yorumlamakta güçlük çeker ve daha da ürkebilir .Ölümü, bedensel aktivitelerin son bulması şeklinde anlatma iyi bir açıklama sayılabilir. Ölümü normal yaşamın bir parçası gibi göstermek önemlidir ve eğer çocuk yaşayan ebeveyninin de ölüp ölmeyeceğini sorarsa, uzun yıllar çocuğun yanında olunacağı söylenebilir.
• Ebeveyn sorumluluklarında dönebilecek hale gelene dek, çocuğa duygusal ve fiziksel bakım verebilecek bir erişkin belirlenmelidir. Çocuğun önceden tanıdığı bir ebeveyn olması tercih edilirken, başka bir şehre gönderilmesi önerilmez. Ancak unutmayın ki çocukları sevdiklerinden ve kendilerini güvende hissettikleri ortamlardan uzaklaştırmamak çocuk için daha yararlı olabilir
• Cenaze törenine ve taziye sürecine katılmasına izin verin. Bu durum, ölümün gerçekliğini kabul etmesine ve sevdiği kişiye veda etmesine yardımcı olur. Ancak cenazedeki ve yas evindeki yoğun ağlamalardan, ağıtlardan veya çocuk için ağır gelecek ortamlardan çocuğu uzak tutmayı, yaşına uygun destek sağlamayı unutmayın.
• Çocuğun kendi olağan sürecine dönmesini destekleyin. Çevresinde, ilişkilerinde ve günlük işlerinde herhangi bir değişiklik yapmayın. Öğretmeni, arkadaşları ve hayatındaki diğer çocukları olaylar ile ilgili bilgilendirin.

Ölüm sonrasında ortaya çıkan tepkilerin; içe kapanma ya da saldırgan davranışlar dahil olmak üzere zamanla azalması beklenirken azalmaması veya artış göstermesi durumunda İsmer Aile Danışma Merkezi olarak ruh sağlığı uzmanından destek almanızı öneririz.

Çocuklarda kayıp ve yas dönemini daha az hasarla atlatmak için;

• Ölüm haberini söylemeyi ertelemeyin.
• Çocuğun yaşına ve anlama yeteneğine göre anlatım seçin.
• Ölüm haberi çocuğa en yakını tarafından verilmelidir. Ebeveyni hayatta değilse akrabası veya güvendiği birisinden duymalıdır.
• Ölenin geri dönmeyeceği çocuğa uygun bir dille anlatılmalıdır.
• Olmamış gibi davranan, üzgün görülmeyen çocuğa da bağırıp, inkar edene de sabırlı davranın.
• 0-6 yaş arasındaki çocukların sorularına ayrıntılı cevap vermek gerekmez. “ Toprağın altında nefes almıyor, yemek yemiyor ama biz şu anda yaşıyoruz, seninle uzun zaman vakit geçireceğimi düşünüyorum.”
• Çocuğun kendi olağan sürecine dönmesini destekleyin. Çevresinde, ilişkilerinde ve günlük işlerinde herhangi bir değişiklik yapmayın. Hayatındaki insanları ( öğretmen, arkadaşvb.) bilgielndirin.

kayıp yaşayan çocuklarda kaygı, suçluluk, öfke, canlı anılar, uyku güçlükleri, konuşma bozuklukları, okul başarısında düşmeler, fiziksel rahatsızlıklar, özlem, üzüntü görülen en sık yas tepkileri arasındadır. Bazı çocuklarda içe kapanma, yetişkine bağımlılık, yalnız kalamama ya da yaşından daha küçük davranışlar gösterme gibi sorunlar görülebilmektedir.
Ölüm sonrasında ortaya çıkan tepkilerin; içe kapanma ya da saldırgan davranışlar dahil olmak üzere zamanla azalması beklenirken azalmaması veya artış göstermesi durumunda ruh sağlığı uzmanından destek almanızı öneririz.