‘Arkadaşlarınızı seçebilirsiniz ama ailenizi, akrabalarınızı seçemezsiniz.’ Geçmişten bu yana söylenen ve sizin de duyma ihtimalinizin yüksek olduğu bir sözdür. Akrabalar, size yasal olarak ya da kan bağıyla veya her ikisi yoluyla bağlı olan kişilerdir. Doğal olarak etrafınızdadırlar ve olmamalarını dilemek gibi bir şansınız yoktur. Onlar herkesin hayatındaki geniş ailelerdir.
Eşinizin ailesini, kuzenlerinizi, yeğenlerinizi, torunlarınızı, büyükbabalarınızı ya da büyükannelerinizi seviyor musunuz? Seviyorsanız onlara bütün içtenliğinizle duygularınızı ifade edebilirsiniz. Her insanın öyle ya da böyle sevilecek tarafları vardır. Ancak zaman zaman akrabalarınızın başka kişilerin düşüncelerinin etkisinde kalarak hareket ettiklerini görürsünüz. Örneğin; çocuklar, ebeveynlerinin birbirlerine şu tür sözler söylediğini sık duyarlar:
-Senin annen cimri.
-Senin baban kılıbık annenin dediği her şeyi yapıyor.
Ebeveynler çocuklarına şu tür doğrudan mesajlar bile veriyor olabilirler:
-Büyükannenin yanında konuşmalarına dikkat et.
Çocukların akrabaları hakkında nasıl tek taraflı bilgiler edindiğini anlamak kolaydır. Daha onları tanımadan çevre etkisiyle zihinlerinde onları birer şeytan ya da aziz, önemsiz veya kendilerine yük olacak insanlar olduğu şeklinde bir imaj oluşabilir. Belki de onların nasıl insanlar oldukları hakkında en ufak bir fikir bile edinememiş olabilirler. Çocuklar büyükannelerini ve büyükbabalarını kendi ebeveynlerinin gözlerinden tanıdıklarında ya onları çok severler ya da onları insan olarak görmekte bile zorlanabilirler. Akrabalar arasında tuzak ilişkiler vardır. Bazı durumlarda sözel savaşlar vardır; bazı durumlarda ise birbirleri ile görüşmek istemezler. Bazı insanlar var olan bir sorunla başa çıkmak için kendilerini akrabalarından yabancılaştırırlar.
Anne babaların şöyle dediklerini duyarım: “Çocuklarımın büyükannelerini ve büyükbabalarını tanımalarını isterdim. Bazen bu konuda kendimi kötü hissediyorum ama onları ziyaret etmek çok acı veriyor.” ya da “Annem çocuklarımı hep azarlıyor ama yine de kendisini ziyaret etmelerini istiyorum.” Bu tür sözler sık duyulur. Bu tür sözler konuşan kişinin benlik duygusunu çözememiş olduğu anlamına gelir. Bu kişi ailedeki yetişkinleri insan olarak görmemekte, rolleri ile karıştırmaktadır. Bu sık görülen bir durumdur. Eşler de kendi anne babalarını ihtiyarlar diye adlandırarak bu tür şeyler yaparlar. Bir kez birini bu şekilde adlandırdığınız da “ihtiyar, hala, büyükbaba vs” onun insan olduğunu unutmak kolaydır. O zaman ebeveynlerin ve çocukların arasında oluşan kuşak çatışması ebeveynlerle kendi ebeveynleri arasında yaşanır. Kuşak çatışması henüz çözülememiş ve önlenememiş bir olgudur. Diğer yandan eşler kendi ebeveynleri ile dost olurlarsa hepsi birlikte hayatlarını yaşayabilirler. Her birine eşsiz ve değerli bir birey olarak yaklaşılabilir. Birbirlerinden zevk alabilir, birbirlerinin özel hayatına saygı gösterebilir, hayatlarının daha sevimsiz görünen yanlarını değiştirmeye çalışabilirler.
Bu insanlar rolleriyle değil, insan gözüyle bakarlar. Bugünün anne-babaları yarının büyükanneleri ve büyükbabalarıdır. Bugünün çocukları yarının anne babalarıdır ve daha uzak geleceğin büyükanne ve büyükbabalarıdır. Bütün bunların arasında eş olan, anne olan, büyükanne olan birisi vardır. Rolü ne olursa olsun bu aynı kişidir. Diğer bir değişle eşlik, ebeveynlik, çocukluk, büyükannelik ve büyükbabalık, torunluk insanların hayatları boyunca girdiği rollerdir. Roller iki şeyi tanımlar: İnsanların birbirlerine nasıl bağlandıklarını ve o rolün özelliklerini. Bu durum bir kez anlaşıldığında ne kadar açık olduğunu görmek kolaydır ama yine de birçok kimse bunu gözden kaçırır. Rollere giren herkesin kendi isimleri vardır ve hepsi insandır. Roller, kişilerin durumlarına uygun olarak giydikleri farklı giysilerdir.
Çocuklarınız, büyüklerinizle olan ilişkilerinizden etkilenerek tavır alırlar. Bu yüzden onların yanında konuşmalarınıza, davranışlarınıza dikkat etmeniz gerekir. Aynı şekilde büyüklerinizden de aynı hassasiyeti göstermesini isteyin. Çocuklarınızın rolleri sizinkilerden farklıdır ve ilişkileri hakkında nasıl davranmaları gerektiği tercihini onlara bırakın. Bu yolda sadece onlara yardımcı olabilirsiniz, onlar adına karar veremezsiniz.